![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/06/uzun-yasam-mumkun-mu-10-adimda-omrunu-10-yil-uzat-aYh3gqYD.jpg)
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/06/uzun-yasam-mumkun-mu-10-adimda-omrunu-10-yil-uzat-aYh3gqYD-560x500.jpg)
Sağlık
Uzun Yaşam Mümkün Mü? 10 Adımda Ömrünü 10 Yıl Uzat
Uzun Yaşam Mümkün MÜ ? 10 Adımda Ömrünüzü Uzatmak Mümkün Mü ? Bu sorunun yanıtının Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu verdi.
Yayınlandı
8 ay önceon
Yazar:
Aren DenizUzmanlar, sağlıklı kalmak için bir çok öneride bulunuyor. Ömür beklentimizi ve ömrümüzü nasıl uzatabileceğimizi anlatan Yörükoğlu, “Bu faktörler ömrümüzü ufak ufak azaltabilir de, kısaltabilir de risk faktörlerini göz önünde bulundurduğumuzda bu faktörlerin bir veya birkaç tanesi tek başına çok fazla etkili olmayabilir. Ancak bu risk faktörleri bir araya geldiğinde sağlığımızı ve ömür beklentimizi olumlu ya da olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahip. Neymiş bu risk faktörleri? Ve bunları ömrümüzü uzatmak için nasıl manipüle edebileceğimize bir bakalım” dedi. Dr. Yörükoğlu o adımları şöyle anlattı
1. Adım
Ömür beklentimizi uzatmak için öncelikle risk faktörlerini belirlememiz gerekiyor. Bu amaçla da yapılacak en önemli şey kapsamlı bir check-uptan geçmek. Bu check-up sonucunda sağlık açısından nerede olduğumuzu belirleriz. Risk faktörlerimizi belirler. Hangilerini düzeltebileceğimizi veya giderebileceğimize karar verebiliriz. Basit bir kan testi, genel sağlığımız açısından bize çok önemli bir fikir verir. Bu amaçla yaptırılacak testler,
- Kan şekeri testleri
- Kolesterol tablosu testleri
- Ürik asit terstleri
- Karaciğer fonksiyon testleri
- Böbrek fonksiyon testleri
- Tiroit fonksiyon testleri ve hemogram testi
Bu kan tetkiklerinin yanı sıra mutlaka tansiyon ölçümleri, basit bir EKG ve akciğer grafisi yaptırılmasında büyük fayda var. Yaşınıza ve durumunuza göre hekiminiz bu tetkikleri detaylandırabilir, daha ileri tetkikler isteyebilir. Tetkiklerin sonucunda sağlık Açısından metabolik açıdan ne noktada olduğumuzu görebilir. Bunun üzerinde düzeltmeler ve değişiklikler yapabiliriz.
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/06/uzun-yasam-mumkun-mu-10-adimda-omrunu-10-yil-uzat-0-dUKJ8xHO.jpg)
2. Adım
Ömrümüzü uzatmanın en önemli unsurlarından bir tanesi ideal bir kiloya ulaşmak ideal kilo nedir isimli videomda en sağlıklı kilo değerlendirme yöntemlerini anlatıyorum ve sonuç olarak da en ideal yöntemin göbek çevresinin boya oranı olduğunu söylüyorum. Bu oranın 0.5 ila 0.55 arasında olması ideal örnek olarak benim için hesaplayacak olursak benim göbek çevrem yüz bir santim, boyumda bir seksen yedi, bu hesaplamayı yaptığımız zaman benim göbek çevresi, boy oranım sıfır nokta elli dört çıkıyor fena değil. Ama belki bir iki kilo vermemde fayda olabilir. Kilo konusunu şimdilik burada bırakıyorum. Çünkü bundan sonra anlatacaklarımız dolaylı veya dolaysız olarak yine kilo üzerinde çok etkili faktörler.
3. Adım
Sağlıklı bir yaşam ve uzun bir ömür beklentisinin en önemli kriteri Harekettir. Haraket haraket hareket diyorum. Insanoğlu hareket halinde olmak üzere yaratılmıştır. Ancak yapılan bilimsel çalışmalar son yüzyıl içinde hareket düzeyimizin yaklaşık yüzde altmış azaldığını göstermektedir Modern yaşam bize birçok kolaylıklar sağlamakla birlikte hareket düzeyimizi azaltmakta ve bununla ilgili birtakım sorunlar yaratmaktadır. Hareket düzeyimizin azalmış olması bütün dünyada görülen Obezite insülin direnci ve şeker hastalığının en önemli nedenlerinden bir tanesidir. Dolayısıyla bütün bilimsel kuruluşlar hareketli bir yaşamın, sağlıklı bir yaşam ve ömür beklentisi için elzem olduğunu vurgulamak Hareket düzeyi bakımından uzun yıllar günde on bin adım atmak altın standart olarak benimsenmiştir. Yakın zamanda çektiğim ve bir bilimsel çalışmayı referans alarak hazırladığım videoda esasen günde on bin adım atmanın gerekmediğini Haftanın iki üç günü sekiz bin adım civarında bir hareketin ömür beklentisi açısından yeterli olduğunu anlatmıştım. Kilo fazlanız, insülin direnci veya şeker hastalığınız varsa bu adım sayısını arttırmak ve başka aktivitelerle de desteklemek faydalı olur öte yandan birkaç yıl önce yayınladığım hareketin müthiş faydaları isimli videomda özet olarak hareketin her bir faydası için bir ilaç olsa günde yirmi beş ilaç almamız gerekirdi diyorum
4. Adım
Sağlığımız ve ömür beklentimiz üzerine çok etkili çok ciddi bir risk faktörü ise sigara. Sigara başta akciğer ve mesane olmak üzere birçok kanserin, kalp damar hastalıklarının ve kronik obstrüktif akciğer hastalıklarının en önemli risk faktör bu konuda bir tartışma yok. Sigara içmenin tek başına ömrümüzden on yıl çaldığı kesin. Sonuç olarak sigara içmiyorsanız sakın başlamayın. Içiyorsanız bırakmayı hedefleyin. Bırakamıyorsanız hiç olmazsa günde üç beş ile sınırlamaya gayret edin
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/06/uzun-yasam-mumkun-mu-10-adimda-omrunu-10-yil-uzat-1-xnHiGnab.jpg)
5. Adım
Ömür beklentimizi üzerine etkili bir başka risk faktörü ise alkol. Son söyleyeceğimi ilk söyleyeyim. Amerikan Kanser Derneği alkolü birinci sınıf kanserojen olarak sınıflamaktadır Alkol kullanımı yemek borusu, mide, pankreas, bağırsak, karaciğer ve meme kanserleriyle doğrudan ilişkilendirilmektedir. Öte yandan Alkolün karaciğerde yağlanma, karaciğer fonksiyonunda bozulma ve sirozlaşma buna paralel olarak da insülin direnci ve şeker hastalığı için çok önemli bir başka risk faktörüdür. Alkolün belki de en masum etkisi kalori dengesini bozmak suretiyle kilo üzerine olan etkisi Sert bir ilişkiden iki duble içmek gereksiz ve yakılması hemen hemen mümkün olmayan dört yüz, beş yüz boş kalori demektir. Bu kalorileri yakamadığımız takdirde metabolizmamız süratle bu alkolü yağa dönüştürür ve depolar Bu da kilo almaya ve diğer sonuçlarına neden olacaktır. Son olarak alkolün beyin üzerine etkisinden söz etmemiz lazım. Alkol yine birinci sınıf bir nörotoksin yani sinir zehri olarak sınıflandırılmaktadır alkol içilmesi beynin değişik bölgelerinde, sinir hücrelerinde harabiyete neden olur ve uzun süre kronik alkol kullanımının alzheimer ve parkinson hastalıklarıyla ilişkisi tespit edilmiştir Sonuç olarak alkolden kaçınmakta büyük fayda var.
6. Adım
Sağlığımız üzerine etkili bir başka faktör ise rafine karbonhidratlar. Rafine karbonhidratlar derken şeker, tatlılar ve beyaz undan yapılan hamur işini kastediyoruz Bunlar hiç yenilmeyecek diye bir şey yok. Ancak bunların ölçülü bir şekilde kullanılmasında büyük fayda var. Bu gıdaların ortak özelliği besleyici değeri olmayan yüksek oranda kalori içermeleridir. Daha önce de belirttiğim gibi bizim yakamadığımız Metabolizmamız tarafından yağa dönüştürülerek depolanır. Bu sürecin sonucu da kilo almak, karaciğer yağlanması, insülin direnci ve şeker hastalığıdır bana çok sık sorulan bir konu, bu gıdaların ne ölçüde kullanılacağı, günde içtiğinizi iki, üç çaya, kahveye, bir kesme şeker atıyorsanız, bunda bir sorun olmayabilir. Ancak günde içtiğiniz beş altı çaya kahveye, ikişer üçer şeker koyuyorsanız, burada bir sorun var Haftada bir iki gün bir vesileyle poğaça simit yiyorsanız bir sorun yok. Her gün bir iki tane poğaça simit yiyorsanız bunda bir sıkıntı olabilir. Yine arada sırada bir sulu tencere yemeğine ve bandırmak için bir iki dilim beyaz ekmek yemeniz Hakeza bir sorun olmayabilir. Ancak günde üç öğün her önde iki üç dilim ekmek yiyorsanız burada ciddi bir sorun var. Bir başka konu ise tatlılar. Arada sırada bir vesileyle haftada bir iki gün bir tatlı yediğiniz takdirde Bir sorun yok. Her gün bir iki porsiyon tatlı yiyorsanız burada çok ciddi bir sorun var. Siz anladınız işte. Ölçülü olmakta büyük fayda var. Öte yandan insanlar çok zaman karbonhidratları birbirlerine karıştırıyor Karbonhidratlar esasen bizim enerji metabolizmamızın asli yakıtı. Burada önemli olan karbonhidratın cinsi. Bir şekerli meşrubattaki şeker ve karbonhidrat, baklavadaki hamur işi ve şurup da bir karbonhidrat. Öte yandan bulgur pilavı veya bir tam buğday, ekşi mayalı ekmek de karbonhidrat. Birileri çok zararlı, diğerleri aksine faydalı. Dolayısıyla karbonhidratları birbirinden ayırmak lazım bizim asli yakıtımız olan kompleks karbonhidratları mutlaka kullanmamız, yememiz gerekiyor. Nedir bu kompleks karbonhidrat kaynakları? Her şeyden önce tam tahıllar. Tam tahılların da en güzel örneği Bulgur pilavı veya tam tahıl, ekşi mayalı ekmek gibi gıdalar. Öte yandan mercimek, fasulye ve nohut gibi bakliyat yine son derece kaliteli bir kompleks karbonhidrat kaynağıdır. Son olarak da kuru yemişleri sayabiliriz bunlar da kompleks karbonhidrat ve liften zengin olmalarının yanı sıra aynı zamanda sağlıklı doymamış yağlar içermektedir. Bu arada yapılan bilimsel çalışmalar bakliyatlardan zengin bir beslenmenin ömür beklentisiyle yakından ilgili olduğunu göstermek bu konuyu özetleyecek olursak şeker, tatlı ve rafine undan imal edilen hamur işi ve ekmeği azaltın. Şekerli meşrubatlardan kaçının. Sağlıklı kompleks karbonhidrat içeren tam tahıllar Bakliyat ve kuruyemişler beslenmenizin önemli bir kısmını oluşturmalı.
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/06/uzun-yasam-mumkun-mu-10-adimda-omrunu-10-yil-uzat-2-dvzfcSbN.jpg)
7. Adım
Sağlığımız üzerine etkili bir başka risk faktörü ise hayvansal proteinler ve yağlar. Her ne kadar hayvansal gıdalar bizim beslenmemizin önemli bir oluşturuyorsa da modern toplumlarda gereğinden çok fazla hayvansal protein aldığımızda bir gerçek. Et, dost mu düşman mı isimli videomda detaylı olarak anlattığım gibi hayvansal protein ve yağların önemli zararları var Hayvansal proteinler içerdikleri doymuş yağlar ve kolesterol ile damar sertliği ve koroner kalp damar hastalıklarına zemini hazırlar. Hayvansal proteinlerin sindirilmesi sonucu açığa çıkan amino asitler Karaciğerden IGF 1 hormonunun salgılanmasına neden olur. Bu hormon hücrelerimizde büyüme ve bölünmeyi tetikler. Yani kanserleşmeyi teşvik eder. Hayvansal protein tüketimiyle kanserler arasında birebir bir ilişki vardır Hayvansal proteinlerin sindirimi sonucu kana geçen amino asitler hücrelerimizde otofajiyi engelleyen ve yaşlanmaya neden olan bir faktördür. Hayvansal proteinlerin en iyi bilinen sonuçlarından biri kanda ürik asit seviyesini arttırmalarıdır Ürik asit gut hastalığına neden olmasının yanı sıra hipertansiyon, şeker hastalığı ve böbrek taşları için bir risk faktörü teşkil eder. Hayvansal gıdalar konusunu et dost mu düşman isimli videomda en sağlıklı hayvansal gıda tüketimimizin nasıl ve ne ölçüde olduğunu anlatıyorum. Izlemenizi öneririm.
8. Adım
Sağlığımız ve ömür beklentimiz üzerine etkili en önemli unsurlardan bir tanesi antioksidanlar Dolayısıyla antioksidanlardan zengin süper gıdalardan zengin bir beslenme tutturmamız gerekiyor. Antioksidanlar hücrelerimizi yıpranmaya, DNA hasarına ve yaşlanmaya karşı koruyan çok önemli besinlerdir Antioksidanların da yegane kaynağı bitkisel gıdalardır. Hayvansal gıdalarda antioksidan yoktur. Antioksidan zengini gıdalar derken meyve, sebze ve salataları kastediyoruz Işin güzel tarafı bu gıdalar aynı zamanda vitamin, mineral ve liflerden de çok zengindir. Amerikan Sağlık Bakanlığı ve bütün sağlık otoriteleri optimal bir sağlık için günde beş porsiyon bitkisel gıda tüketilmesini önermekte Bu amaçla ünlü 5 a day kampanyası 1998 yılından beri uygulanmaktadır. Bunun kısaca özeti günde beş porsiyon bitkisel gıda tüketmek bunun en basit uygulaması günde bir porsiyon sebze, bir porsiyon, bakliyat, iki porsiyon salata ve bir porsiyon meyvedir. Bu arada antioksidan zengin sebzeleri çeşitli ve bol şekilde beslenmemizin içine katmamızda büyük fayda en güçlü antioksidan zengini süper gıdalarımız ise brokoli, ıspanak, enginar, roka, domates, kırmızı pancar, Kırmız lahana, bakliyat, nar, böğürtlen, yaban mersini, çilek ve her türlü baharat. Bu gıdaları günlük beslenmemizin içine serpiştirmek sağlığımızın en önemli sigortası Konu bitkisel gıdalardan açılmışken liflerden söz etmemek olmaz. Lifler sağlığımızın en önemli unsurlarından bir tanesidir. Her türlü sebze, salata, meyve ve bakliyat Liflerden çok zengindir. Esasen insanların sindirim sistemi lifleri sindirme kabiliyetine sahip değildir. Peki niye yiyoruz bu lifleri ve bunlar neden bu kadar önemli? Lifler sağlıklı probiyotik bakterilerimizi besler kabızlığa ve kolon kanserine karşı korur. Kilo kontrolüne yardımcı olur. Kolesterol ve şeker metabolizmasını dengeler.
9. Adım
Sağlıklı bir yaşam ve ömür beklentisinden konuşulurken uyku pek akla gelmez Halbuki uyku bizim hayatımızın en önemli unsurlarından bir tanesi. Hayatımızın üçte birini uykuda geçiriyoruz. Peki uyku neden bu kadar önemli? Uyku gerek beden sağlığı gerekse beyin sağlığı açısından son derece önemli Uyku bizim. Bedenimizin ve beynimizin dinlendiği bir süreç değil. Aksine hormonal ve biyokimyasal olarak çok aktif bir süreç. Uyku sırasında beynimiz aynı bir bilgisayar gibi kendini reboot eder. Yani gerekli bilgileri Tasnifler, depolar, gereksiz bilgileri siler atar. Bu şekilde hafızayı ve öğrenmeyi pekiştirir. Öte yandan uyku sırasında oluşan en önemli olay bizim beynimizin beyin omurilik sıvısı denilen sıvı tarafından yıkanılmasıdır Bu yıkama işlemi sırasında gündüz boyunca beyinde biriken toksinler temizlenir ve bu arada Alzheimer gibi kronik nöro dejeneratif hastalıklara neden olabilen patolojik proteinler de bertaraf edilir uyku sırasında oluşan en önemli değişikliklerden bir tanesi güzellik uykusu isimli videomda da detaylı olarak anlattığım gibi gençlik hormonu denilen somatotropin hormonunun salgılanmasıdır. Aynı zamanda büyüme hormonu olarak da bilinen somatotropin Daha ileri yaşlarda hücre yenilenmesi konusunda çok önemli bir görev üstlenir. Gece boyunca salgılanması sonucunda başta beyin olmak üzere tüm hücrelerimizde bir temizlik ve tamirat süreci başlar gerek beden, gerek beyin sağlığımız için günde yedi sekiz saat kaliteli uyku uyumayı hedefleyin. Konunun detayları için güzellik uykusu isimli videomu da izleyebilirsiniz.
10. Adım
En önemli konuyu en sona sakladım O da oruç. Değişik vesilelerle anlattığım gibi yüz binlerce yıllık evrimsel gelişimimiz süresince insanlar bolluk ve kıtlık dönemleri, buna paralel olarak da açlık ve tokluk dönemleri yaşamışlardır. Bizim metabolizmamız açlık dönemlerine genetik olarak adapte olmuş ve bu zamanları kendi lehine kullanmasını öğrenmiştir. Işte orucun mucizesi burada başlıyor. Oruç veya belirli bir süre kalori almama sonucunda oluşan değişiklikler şunlar
Kan şeker ve insülin düzeyleri normalleşir. Insülin direnci azalır. Kan trigliserit ve kolesterol seviyelerinde düşme olur. Enflamasyon azalır. Gençlik genleri denilen genleri aktive olur gençlik hormonu Somatotropin salgılanması artar. Ve hepsinden önemlisi hücrelerimizde otofaji başlar. Otofaji hücrelerimiz için de bir temizlik geri dönüşüm ve gençleşme operasyonudur. Hücrelerimizin sağlıklı ve genç kalmaları için elzem bir olgudur. Konunun detayları için bu konuda hazırladığım videoları ve otuz günde on yıl ve gençliğin sırrı otofaji isimli kitaplarımı okumanızı öneririm. Başta söylediğim gibi yaşam tarzımızdaki ufak tefek sağlıksız alışkanlıklar başta pek önemli gibi gelmeyebilir. Ancak bunlar bir araya geldiğinde önemli farklar yaratabilir ve belki de ömrümüzden on yıl çalarlar. Öte yandan Sağlıksız yaşantımızı sağlıklıya çevirmek, bir takım sağlıklı alışkanlıklar elde etmek ömrümüze on yıl kadar.
Konuyu özetleyecek olursak, bir check-up yaptırarak olası risk faktörlerimizi belirlemek iyi bir başlangıç olacaktır ideal kilomuza ulaşmak için gayret göstermeliyiz. Hareketli bir yaşam, sağlıklı bir ömrün olmazsa olmazı. Günde en az kırk beş dakika orta tempoda bir yürüyüş yapmalıyız sigaradan kaçınmalıyız. Alkolden kaçınmalıyız. Şeker, tatlılar ve rafine karbonhidratları kısıtlamalıyız. Hayvansal protein ve yağ tüketimimizi kısıtlamalıyız Antioksidanlardan zengin, meyve, sebze ve salatalar ağırlıklı bir beslenme tutturmalıyız. Günde yedi sekiz saat kaliteli bir uyku düzeni hedeflemeliyiz. Haftada en az iki üç gün aralıklı oruç yapıp içimizdeki gençlik pınarı otofajiyi harekete geçirmeliyiz Yaşam tarzımızda yapacağımız ufak tefek değişiklikler bir anda gözünüzü korkutmasın. Bunların hepsini bir anda yapmamız şart değil. Onun için isteği bir gözden geçirin. En kolay neleri değiştirebilirsiniz? Onlara bir bakın Ondan sonra bunları teker teker değiştirmeye çalışın. Sandığınız kadar zor değil. Sağlıklı günlerde görüşmek üzere.
Kaynak: Gossip Türkiye, BSHA (Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) ve Prof.Dr. Yavuz Yörükoğlu YouTube Kanalı
İlginizi Çekebilir
-
‘Tatil Dönüşü Sendromu’ birkaç hafta bile sürüyor! Tatilin bitmesiyle depresyon hissi artıyor!
-
Galaxy AI Samsung Galaxy Watch Serisi’ne geliyor
-
Anneler babalar dikkat, sınav stresi diş sıktırıyor…
-
Kirazın Mucizevi Faydaları: Sağlığınız İçin Bir Şifa Kaynağı
-
Huzursuz Bacak Sendromu Uykunuzu Kaçırır, Yaşam Kalitenizi Düşürür!
-
Uyku Eksikliğinin Vücuda Etkileri Nelerdir?
Sağlık
Karaciğer yağlanması hepatit için risk oluşturuyor!
Karaciğerin iltihaplanması olarak tanımlanan hepatitin pek çok nedeni olduğunu belirten İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Bozkurt, hepatitin önlenmesine ilişkin tavsiyelerde bulundu.
Yayınlandı
6 ay önceon
27/07/2024Yazar:
Aren Deniz![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/karaciger-yaglanmasi-hepatit-icin-risk-olusturuyor-1ZEKdOtr.jpg)
Karaciğerin iltihaplanması olarak tanımlanan hepatitin pek çok nedeni olduğunu belirten İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Bozkurt, hepatitin önlenmesine ilişkin tavsiyelerde bulundu.
Bütün ilaçların karaciğere olumsuz etkileri olabileceğini belirten Bozkurt, özellikle toksik ilaçların kontrolsüz tüketilmemesi gerektiğini vurguladı. Hepatitin önlenmesinde güvenilir su ve sağlıklı gıda tüketilmesinin önemli olduğuna işaret eden Bozkurt, kilo fazlalığı olanların yüzde 80’inde karaciğerin yağlı olduğunu belirterek bu kişilerin beşte birinde de karaciğer iltihaplanması olduğunu söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Hepatit Birliği tarafından belirlenen 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü’nde hepatit hastalıklarına dikkat çekilmesi amaçlanıyor.
İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Bozkurt, Dünya Hepatit Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada hepatit hastalığının nedenleri ve alınacak önlemlere ilişkin değerlendirmede bulundu.
Hepatit: Karaciğerin iltihaplanmasıdır
Hepatitin karaciğerin iltihaplanması olduğunu belirten Prof. Dr. Fatma Bozkurt, “İltihap denildiğinde her zaman mikroplar akla gelir ama iltihapların bir kısmı mikroplar olmadan da meydana gelmektedir. Bunun en iyi örneği ilaçların karaciğere dokunmasıyla gelişen iltihaplanmadır” dedi.
Hepatitin pek çok nedeni var
Hepatitin pek çok nedeni olabileceğini belirten Prof. Dr. Fatma Bozkurt, bunlardan ilkinin viral hepatitler olduğunu kaydederek diğer nedenleri şöyle sıraladı:
İlaçlar: Bütün ilaçların karaciğere dokunabileceğinin bilinmesi gerekir.
Otoimmün hepatitler: İnsanın bağışıklık sisteminde sapma sonucu vücudun kendi dokularını yabancı gibi kabul edip savaşmasından meydana gelen bir klinik tablodur.
Doğuştan gelen bazı karaciğer hastalıkları: Karaciğerden bakırın atılamaması (Wilson hastalığı), demirin bağırsaktan çok fazla emilmesi (Hemokromatozis hastalığı) gibi.
Alkol: Alkol çok az kullanımda bile karaciğere zarar verebilir.
Karaciğerin iltihaplı yağlanması: Kilo fazlalığı olanların yüzde 80’inde karaciğer yağlıdır. Bu kişilerin beşte birinde de karaciğer iltihaplanması vardır.
Hepatit virüsünün beş ana türü bulunuyor
Hepatit pek çok sebebe bağlı olarak oluşsa da en yaygın nedenler arasında viral enfeksiyonların yer aldığını kaydeden Prof. Dr. Fatma Bozkurt, “Hepatit virüsünün beş ana türü bulunmaktadır: A, B, C, D ve E virüsleridir. Bunlar dışında hepatite neden olan diğer virüsler ise Adenovirüs, Sitomegalovirüs, Epstein-Barr Virüsü ve Herpes Simpleks Virüstür. Dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun karşılaştığı bu heterojen hepatit virüs grubu morfolojileri, vücuda giriş yolları ve patogenezleri açısından farklılıklara sahiptir. Ancak hangi yolla vücuda girerse girsinler, kan yoluyla hedef organ karaciğere ulaşarak iltihaplanma yapabilmektedirler” diye konuştu.
Hepatit aşısı olmamak risklerden biri…
Hepatite yol açan risk faktörlerinin çevresel, davranışsal veya sağlık sorunları olarak özetlenebileceğini belirten Prof. Dr. Fatma Bozkurt, “Özellikle aşısı olan Hepatit A ve B virüse karşı aşı olmamak önemli bir risk faktörüdür. Bir hepatit virüsü olan Hepatit B ile enfekte bir anneden doğan bebeğe hepatit B immünglobulin ve aşı yapmamak, özellikle fekal-oral bulaşan hepatit A ve E’yi önlemede güvenli olmayan su ürünleri ve sağlıklı gıda tüketmemek diğer önemli risk faktörleri arasında yer almaktadır” dedi.
Toksik ilaçların kontrolsüz tüketimine dikkat!
Çok miktarda uzun süre alkol tüketmek ve toksik ilaçların kontrolsüz tüketilmesinin risk faktörlerinden olduğunu kaydeden Bozkurt, “Özellikle kan ve vücut salgıları ile bulaşan Hepatit B ve C’yi önlemede kullanılmış kontamine iğnelerin veya hepatit virüsleri ile enfekte olmuş kanla kontamine olabilecek diğer nesnelerin sağlık hizmeti alırken kullanılması, kullanılan iğneleri paylaşmak veya hepatit virüsleri ile kontamine olabilecek diğer nesneleri ortak kullanmak da risk faktörleri arasında gelmektedir” diye konuştu.
Bazı mesleklerde risk oluşabilir
Prof. Dr. Fatma Bozkurt, diğer risk faktörlerini de şöyle sıraladı: “Güvenli olmayan cinsel ilişkiye girerken prezervatif kullanmamak, travmatize seks yapmak veya birden fazla cinsel partnere sahip olmak. Tedbirsiz bir şekilde toksik kimyasallar etrafında çalışmak. Bu tür kimyasallara rutin olarak maruz kalan mesleklere örnek olarak kuru temizlemeciler, boyacılar, sağlık hizmeti sağlayıcıları veya çiftlik çalışanları verilebilir. Bir veya daha fazla hepatit virüsü ile akut veya kronik enfeksiyona sahip olmak. Otoimmün bir bozukluğa sahip olmak.”
Kişisel malzemeleri ortak kullananlar risk altında!
Hepatit için özellikle bazı risk grupları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fatma Bozkurt, bu risk gruplarını güvenilir su ve sağlıklı gıda tüketmeyenler, kullanılmış enjektör paylaşımı yapanlar, tıraş bıçağı, diş fırçası gibi kişisel malzemeleri ortak kullananlar, sterilize edilmemiş araçlarla dövme ya da vücut takılarının uygulanmasına maruz kalanlar, güvenli olmayan cinsel ilişkide bulunanlar, korumaya alınmayan kan ve kan ürünlerinin transfüzyonuna maruz kalanlar, sterilize edilmemiş araçlarla tıbbi ya da diş müdahalelerine maruz kalanlar ve hepatit virüsleri ile enfekte anneden doğan bebekler şeklinde sıraladı.
Kişisel hijyen kuralları ve aşılama önlemede etkili oluyor
Hepatiti önlemede alınması gereken tedbirlerin yanı sıra takip ve tedavide yapılacak konusunda bilgi veren Prof. Dr. Fatma Bozkurt, “Kişisel hijyen kurallarına uyma, temiz ve güvenli içme suyu kullanımı, uygun kanalizasyon sistemlerinin oluşturulması, alt yapı yetersizliklerinin giderilmesi, aşı uygulamaları ve pasif immünizasyon çeşitli komplikasyonları önlemede faydalı olmaktadır” dedi.
Hepatit B aşı ile önlenebilir
Kronik viral hepatit ajanı olan Hepatit B virüsüne karşı, bağışıklığı olmayan herkesin aşılanmasının Hepatit B’nin önlenmesinin temel aşaması olduğunu belirten Prof. Dr. Fatma Bozkurt, “Yine kronik viral hepatitin bir diğer ajanı olan Hepatit C’ye karşı etkili bir aşı yoktur. Bu nedenle HCV enfeksiyonu önlenebilmesi için riskli grupların virüse maruz kalma riski azaltılmalı. Sağlık hizmeti enjeksiyonlarının güvenli ve uygun kullanımı sağlanmalı, sağlık personelleri hijyen ve koruyucu ekipman kullanımı gibi konularda eğitilmelidir. Bağışlanan kan ve kan ürünlerine HBV ve HCV için serolojik testler yapılmalıdır. Doğru ve tutarlı prezervatif kullanımına teşvik edilmelidir. Vücuda yapılacak her türlü kanamalı işlemlerde kullanılan malzemelerin sterilitesine dikkat edilmeli. Bireysel kişisel malzemeler veya kullanılmış enjektör gibi nesnelerin ortak kullanılmaması önerilmelidir” dedi.
Takipte olmak önemli
Sıklıkla kronik viral hepatite neden olan iki viral ajanın HBV ve HCV olduğunu belirten Prof. Dr. Fatma Bozkurt, “Bunlar günümüzde çok etkili antiviral tedavilerle tedavi edilmektedirler. Hastalık ataklar halinde seyretmesi nedeniyle enfekte kişilerin enfeksiyon hastalıkları veya Gastroenteroloji uzmanlarının takibinde olması, bakım ve tedavi seçenekleri konusunda eğitim ve danışmanlık almaları karaciğer sirozu ve karaciğer kanseri gelişimini önemli ölçüde azaltacaktır” diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Sağlık
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İBB, alkol ve madde bağımlılığın yanı sıra ekran bağımlılığıyla da mücadele ediyor
İstanbul genelinde 5 merkezde yürütülen çalışmalar kapsamında, çocuklar ve yetişkinler için ücretsiz bireysel psikoterapi imkanı sağlanıyor.
Yayınlandı
6 ay önceon
27/07/2024Yazar:
Aren Deniz![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/istanbul-buyuksehir-belediyesi-ibb-alkol-ve-madde-bagimliligin-yani-sira-ekran-bagimliligiyla-da-mucadele-KNWAB13b.jpg)
İstanbul genelinde 5 merkezde yürütülen çalışmalar kapsamında, çocuklar ve yetişkinler için ücretsiz bireysel psikoterapi imkanı sağlanıyor. İBB Bağımlılıkla Mücadele Birimlerine, Alo 153 Çözüm Merkezi üzerinden ulaşabilmek mümkün.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), sosyal belediyecilik yaklaşımıyla hayata geçirdiği ‘Bağımlılıkla Mücadele’ hizmetlerine devam ediyor. Sosyal Uyum Destek Merkezleri (SUDEM) üzerinden yürütülen hizmet kapsamında; alkol, madde kullanım bozukluğu ve ekran (dijital) bağımlılığına yönelik rehabilitasyon gerçekleştiriliyor.
Son yıllarda dijital teknolojilerin hızlı gelişmesi ve teknolojik cihazlara kolay ulaşılabilirlik, başta çocuklar olmak üzere ekran bağımlılığı konusunu gündeme getirdi. İBB SUDEM’lerde koruyucu, önleyici ve rehabilite edici hizmetler bir arada sunuluyor. Bağımlı bireyler ve yakınlarına sosyal destek ve rehabilitasyon sağlanırken; toplumun genelinin bilinçlendirilmesi ve bağımlılıktan korunması amaçlanıyor.
BİREYSEL İHTİYAÇLARA GÖRE PSİKOTERAPİ
SUDEM’lerde, uzman klinik psikologlarca bağımlı tanısı konulan kişinin ihtiyaçlarına göre bireysel psikoterapi hizmeti veriliyor. Yine bireyin ihtiyacına göre kişi, ergoterapi (İş ve Uğraşı Terapisi) ve spor ile rehabilitasyon çalışmalarına yönlendiriliyor. Bağımlılığın bir “aile hastalığı” olması düşüncesinden hareketle, bireysel çalışmalara ek olarak yakınları da rehabilitasyon sürecine dahil edilebiliyor.
ÇOCUKLARDA ÖNLEYİCİ ÇALIŞMALAR
Çocukluklarda dikkat eksikliği, uyku bozukluğu, sosyal izolasyon ve akademik başarıda düşüş gibi olumsuz etkiler yaratabilen ekran bağımlılığı konusunda önleyici çalışmalar da yürütülüyor. Çocukların sağlıklı dijital alışkanlıklar geliştirmelerine yardımcı olmak için bireysel psikoterapi ve ergoterapinin yanı sıra ailelerle ve çocuklarla iş birliği içinde çalışılıyor. Ailelere yönelik psiko-eğitimler ve grup çalışmaları gibi atölye etkinlikleri düzenlenerek, ailelerin çocuklarının ekran sürelerini yönetmelerine destek sağlanıyor.
5 MERKEZDE ÜCRETSİZ HİZMET
İBB tarafından ilk olarak 2022 yılında açılmaya başlayan SUDEM’ler hâlihazırda Ataşehir, Bağcılar, Esenyurt, Sultangazi ve Sultanbeyli olmak üzere 5 merkezde hizmet veriyor. Tüm İstanbulluların ücretsiz şekilde faydalanabileceği SUDEM’lere İBB Alo 153 Çözüm Merkezi üzerinden ulaşabilmek mümkün.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Sağlık
Uzmanı uyardı! Türkiye’de her yıl 200 bin kişi bulaşıcı sarılığa yakalanıyor!
Türkiye nüfusunun yüzde 5 ila 7’si farkında olmaksızın Hepatit B virüsünü taşıyor!
Yayınlandı
6 ay önceon
27/07/2024Yazar:
Aren Deniz![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/uzmani-uyardi-turkiyede-her-yil-200-bin-kisi-bulasici-sariliga-yakalaniyor-aIrx8ipn.jpg)
Türkiye’de, üniversite çağına gelmiş gençlerin yüzde 90’ının, farkında olmasalar bile A virüsü hepatitini çocukluk çağında geçirdiklerini dile getiren uzmanlar, nüfusun yüzde 5 ila 7’sinin yani 4 milyona yakın insanın da B virüsünü taşıdığını vurguluyor.
Hepatit B taşıyıcılarının bir kısmında virüs ömür boyu hasar vermeden kalabilirken, Hepatit B geçirenlerin yüzde 1 ila 2’sinde zamanla kronik aktif karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri gelişebildiğini anlatan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Türkiye’de her yıl 200 bin kişinin bulaşıcı sarılığa yakalandığı hesaplanmıştır. Bu olguların yarısına yakın bölümü B virüsü ile oluşmaktadır.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Hepatit Birliği tarafından belirlenen “28 Temmuz Dünya Hepatit Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, Hepatit hastalığı hakkında bilinmesi gereken önemli noktaları anlattı.
Sarılığın farklı nedenleri olabiliyor
Sarılığın, karaciğer tarafından atılan bilirubin maddesinin vücutta birikmesi sonucunda deri ve göz aklarının sararması olduğunu dile getiren Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Sarılığın farklı nedenleri olabilir ve bunlar arasında bazı kan hastalıkları, karaciğeri etkileyen mikroorganizmalar veya doğumsal enzim eksiklikleri yer alabilir. Bilirubin maddesinin vücuttan atılması esnasında karaciğer tarafından suda eriyebilen bir şekle dönüştürülmesi gerekir. Bu dönüşümden önce (bazı kan hastalıklarında olduğu gibi), bu dönüşüm sırasında (karaciğeri etkileyen mikroorganizmalar, ilaçlar veya doğumsal enzim eksikliklerinde olduğu gibi) veya bilirubinin bağırsağa akması sırasında (safra yollarını tıkayan taş, tümör olaylarda olduğu gibi) sarılık ortaya çıkabilir.” dedi.
Sarılık bulaşıcı mı?
Sarılıkların bazı mikroorganizmalarla oluşanlarının bulaşıcı olduğunu kaydeden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Bulaşıcı sarılık veya tıp dilinde viral hepatit adı verilen bulaşıcı sarılıklar, A, B, C, D, E ve G virüsleri ile meydana gelir. Bu hastalık karaciğerin yaygın iltihabi hastalığı olarak tanımlanır. Sarılıkların, sadece bazı mikroorganizmalarla oluşanları bulaşıcıdır. Diğer sarılıklarda kesinlikle bulaştırıcılık yoktur.” diye konuştu.
Hepatit hastalığının belirtileri nelerdir?
Hepatit virüslerinin; bulaşı takiben belirli bir kuluçka dönemi (A virüsü için 15-45 gün,
B ve C virüsü için 30-180 gün) sonrasında hastalık yaptığını anlatan Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Hastaların yarısından fazlasında hastalık sırasında sarılığın ortaya çıkmaması veya silik kalması mümkündür. Bu nedenle pek çok kişi sarılık hastalığı geçirdiğini fark edemez, ancak o sırada tesadüfen bir kan tetkiki yapılırsa anlaşılabilir.” dedi.
B, C ve D virüsleri ile oluşan bulaşıcı sarılıklar kronikleşebiliyor!
Çocuklarda belirtilerin daha hafif ve kısa süreli olduğunu, özellikle küçük yaş gurubundaki çocuklarda hastalığın teşhis edilmeden geçip gidebildiğini de söyleyen Dr. Dilek Leyla Mamçu, şöyle devam etti:
“Hastaların bir kısmında ise; kuluçka süresini takiben, halsizlik, iştahsızlık, mide bulantısı, karnın sağ üst kadranında ağrı, derinin ve gözakının sararması ve idrarın koyulaşması ile başlar. Kısa süren ateş olabilir. Bulaşıcı sarılık genellikle 4-6 haftalık bir hastalıktır, A ve E virüsü ile olanlar sonunda şifa ile biterler ve kronikleşme göstermezler. B, C ve D virüsleri ile oluşan bulaşıcı sarılıklar kronikleşebilir. Bu oran, B virüsü için yüzde 5 -10, C virüsü için yüzde 80 kadardır. D virüsü hepatitinde de kronikleşme oranı yüksektir. Bunun sonucu olarak, Türkiye’de nüfusun yüzde 5-7 kadarı yani 4 milyona yakın insan B virüsünü, farkında olmaksızın taşımaktadır.”
Hastalık nasıl bulaşıyor?
A ve E virüslerinin dışkı ile atıldığını, A virüsü ile oluşan bulaşıcı sarılıkta hastanın dışkısının, sarılığın ortaya çıkışından 2 hafta öncesi ile 1 hafta sonrası çok bulaşıcı olduğunu dile getiren Dr. Dilek Leyla Mamçu, şunları kaydetti:
“Bu virüsler ile oluşan hepatitler esas itibariyle, virüs taşıyan dışkı ile kirlenmiş su ve besin maddelerinin (sebze ve meyveler) ağızdan alınması sureti ile bulaşırlar. Virüsle kirlenmiş yüzeylere temas etmiş ellerin ağıza değdirilmesi de kişisel bulaşmada ve virüsün yayılmasında çok önemlidir. B ve C virüsleri ise genellikle kan yoluyla (kan ve kan ürünlerinin alınması, mikroplu enjektör ve iğnelerin kullanılması, ortak jilet veya diş fırçası kullanımı, akupunktur, diş tedavisi gibi) ve cinsel ilişki suretiyle bulaşırlar. Hastalığın, bu virüsleri taşıyan anneden bebeğe geçişi de mümkündür. Ancak, B virüsü hepatitine yakalanmış hastaların üçte birinde geçiş yolu belirlenememektedir.”
Bulaşıcı sarılık yaygın mı?
Bulaşıcı sarılığın yaygınlığına ilişkin de bilgi veren Dr. Dilek Leyla Mamçu, “A ve B virüsleri ile oluşan bulaşıcı sarılıklar ülkemizde çok yaygındır. Türkiye ‘de, üniversite çağına gelmiş gençlerin yüzde 90’ı, A virüsü hepatitini, farkında olmaksızın çocukluk çağında geçirmiş bulunurlar. A virüsü hepatitinin çoğunlukla çocukluk çağında geçirilmesine karşılık, B virüsü hepatitine yakalanma şansı genç yetişkin ve orta yaş gurubunda en yüksektir. Türkiye’de her yıl 200 bin kişinin bulaşıcı sarılığa yakalandığı hesaplanmıştır. Bu olguların yarısına yakın bölümü B virüsü ile oluşmaktadır.” dedi.
B virüsü ile oluşan bulaşıcı sarılık neden daha tehlikeli?
B virüsünün yaptığı hepatitin hem çok sık ve yaygın olduğunu, hem de hastaların yüzde 5-10 kadarında, hastalığın alevli dönemi geçtikten sonra tam şifa olmaksızın hastalığın sinsi ve kronik biçimde devam ettiğini anlatan Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Hepatit B taşıyıcısı olarak tanımladığımız bu kişilerin bir kısmında hayat boyu, virüs karaciğerde herhangi bir hasar yapmadan kalırken, tüm Hepatit B geçirenlerin yüzde 1-2 ‘sinde zaman içerisinde denge, kişi aleyhine bozularak kronik aktif karaciğer hastalığı, bu hastaların da bir kısmında zamanla siroz ve karaciğer kanseri gelişebilmektedir.” şeklinde önemli bilgiler verdi.
C virüsü ile oluşan bulaşıcı sarılık tehlikeli değil mi?
C virüsü ile oluşan hepatitlerin büyük çoğunluğunun kronikleşerek siroza ve karaciğer kanserine gidiş göstermekle beraber, toplumumuzdaki yaygınlığının çok düşük olduğunu ve bu nedenle C virüsü hepatiti bireysel açıdan tehlikeli bir hastalık olmakla beraber toplumsal açıdan fazla tehlike yaratmadığını kaydeden Dr. Dilek Leyla Mamçu, şu bilgileri de verdi:
“Türkiye’de nüfusun yüzde 0.3 – 1.8’i Hepatit C virüsünü taşımaktadır. C virüsü hepatiti özellikle hemodiyaliz hastaları ve sık sık kan nakli yapılan hastalar için ciddi bir tehlike oluşturabilir. Bulaşıcı sarılık, eğer E virüsü ile oluşmuşsa gebelerde tehlikelidir. Diğer virüslerle oluşan bulaşıcı sarılıkların gebelerde, gebe olmayanlara göre daha ciddi seyrettiği gösterilmemiştir. B ve C virüsü taşıyıcılarının mutlaka hasta olmaları gerekmez. Bu taşıyıcıların büyük çoğunluğu belirti vermez, fakat virüsü çevrelerine yayabilirler. Bazılarında, virüs karaciğeri sessizce hasara uğratır ve siroza giden yolu açar. B ve C virüsü taşıyıp taşımadığını bilmenin tek yolu kan testi yaptırmaktır. Hepatit B ve C test sonuçlarına göre doktorunuz size gerekli açıklamayı yapacaktır.”
Taşıyıcılar kan vermemeli
Hepatit virüsü taşıyıcısının, hasta olmasa bile, kanı ve diğer vücut sıvılarının hastalığı başkalarına bulaştırabileceğini bilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Dilek Leyla Mamçu, bu kişilerin kan vermemesi ve korunmasız olarak bağışık olmayan veya aşılanmamış kişilerle cinsel ilişkiye girmemesi gerektiğini vurguladı.
Dr. Dilek Leyla Mamçu, sağlık personeli, virüsü taşıyan kişilerin aile fertleri, kan transfüzyonu yapılan kişiler, damar yolundan ilaç bağımlıları, diş tedavisi görenler, hemodiyaliz hastaları ve hayat kadınlarının hastalık açısından risk altında olduğunu dile getirdi.
Hepatit B taşıyıcılığı ve Aşı
Hepatit B taşıyıcısı olan kişilerin, düzenli doktor kontrolünde ve başkalarına bulaştırma riskine karşı dikkatli olması gerektiğini kaydeden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Hepatit B’ye karşı etkin bir aşı bulunmakta olup, aşılanma yüksek oranda (yüzde 95) bağışıklık sağlar ve hayat boyu devam eder. Hepatit C ve E virüslerine karşı henüz aşı yoktur.” dedi.
Gebelik ve Hepatit
Bulaşıcı sarılık, özellikle E virüsü ile oluşmuşsa gebelerde tehlikeli olduğuna işaret eden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “B virüsü taşıyıcı anneden doğan bebekler, doğumda immunglobulin ve aşı ile korunmalıdır.” diye konuştu.
Hemodiyaliz hastaları için önlemler
Hemodiyaliz hastalarının taşıyıcı olup olmadıkları test edilmesi gerektiğini de ifade eden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Virüs taşıyan hastaların hemodiyaliz cihazları ayrılmalı ve önceden Hepatit B geçirmemiş olanlar aşılanmalıdır.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/cali-koy-filmleri-festivali-basladi-2nqDtrVL-80x80.jpg)
Çalı Köy Filmleri Festivali başladı
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/aydin-tekstil-parkta-sinema-geceleri-yogun-ilgi-gordu-ifxN9Tkc-80x80.jpg)
Aydın Tekstil Park’ta sinema geceleri yoğun ilgi gördü
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/uskudar-belediye-baskani-sinem-dedetas-gezgin-oyun-parki-etkinliklerinin-ilkini-cengelkoy-huzurtepe-sokakta-baslatti-ZiQvuPmt-80x80.jpg)
Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş “Gezgin Oyun Parkı” etkinliklerinin ilkini Çengelköy Huzurtepe Sokak’ta başlattı
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/bergama-asklepionda-fazil-say-ruzg-ri-8hmlqfsG-80x80.jpg)
Bergama Asklepion’da Fazıl Say rüzgârı
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/pgnin-destekledigi-22-yildiz-sporcu-olimpiyat-oyunlari-paris-2024te-parlamaya-hazir-yCPA6ibN-80x80.jpg)
P&G’nin Desteklediği 22 “Yıldız” Sporcu, Olimpiyat Oyunları Paris 2024’te Parlamaya Hazır
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/annem-hakkinda-filminde-rol-almaktan-gurur-duyuyorum-LRkLxwrO-80x80.jpg)
Annem Hakkında filminde rol almaktan gurur duyuyorum
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/05/gainin-heyecanla-beklenen-yeni-dizisi-ruya-gorkemli-gala-80x80.webp)
GAİN’in heyecanla beklenen yeni dizisi ‘RU’ya görkemli gala…
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/06/gratisin-kozmetik-indiriminde-sinir-krizi-geciren-genc-kizdan-aciklama-NQktIXkt-80x80.jpg)
Gratis’in Kozmetik İndiriminde Sinir Krizi Geçiren Genç Kızdan Açıklama!
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/06/petek-dincozun-yeni-parcasi-ahimi-ala-ala-48C7Qm51-80x80.jpg)
Petek Dinçöz’ün Yeni Parçası ‘Ahımı Ala Ala’
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/05/tuba-buyukustun-bio-80x80.jpg)
Türk Sinemasının Yıldızı: Tuba Büyüküstün
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/07/netflix-zeytin-agacinin-2-sezonu-icin-beklenen-fragmani-paylasti-bLSUllNO-80x80.jpg)
Netflix, Zeytin Ağacı’nın 2. Sezonu İçin Beklenen Frağmanı Paylaştı
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/06/cagla-akalin-cinsiyet-degistirme-ameliyati-olmadim-83Utyk8l-80x80.jpg)
Çağla Akalın: Cinsiyet değiştirme ameliyatı olmadım
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/06/petek-dincozun-yeni-parcasi-ahimi-ala-ala-48C7Qm51-80x80.jpg)
Petek Dinçöz’ün Yeni Parçası ‘Ahımı Ala Ala’
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/05/netflix-6-haziranda-izleyici-ile-bulusacak-kubranin-carpici-2-sezonunun-resmi-fragmanini-paylasti-ZDuTHlA3-80x80.jpg)
Netflix, Kübra’nın 2. Sezon Resmi Fragmanını Paylaştı
![](https://www.gossipturkiye.com/wp-content/uploads/2024/05/serenay-sarikayanin-basrolunde-yer-aldigi-kimler-geldi-kimler-gecti-netflixte-JDwldLVZ-80x80.jpg)