Connect with us

Sağlık

Kalça Ağrıları Tedavi Edilmezse Daha Büyük Sorunlara Neden Olabilir

Sık karşılaşılan ortopedik sorunlardan olan kalça ağrısı 18-60 yaş arası genç ve erişkin nüfusun hayat kalitesini etkileyen önemli bir sorun.

Yayınlandı

on

Sık karşılaşılan ortopedik sorunlardan olan kalça ağrısı 18-60 yaş arası genç ve erişkin nüfusun hayat kalitesini etkileyen önemli bir sorun. Avrupa’da yıllık kalça ağrısı sebebiyle hastaneye başvuranların oranının ülke nüfuslarına göre yüzde 1-2 civarında olduğunu söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Doç. Dr. Budak Akman, “80 milyonluk Türkiye’yi düşünürsek yaklaşık 800 bin kişiyi etkilediğini söylemek mümkün” diye konuştu.

Yaşa göre farklı nedenlerle ortaya çıkabilen bu sorunun özellikle pandemi ve sonrasında bilinçsizce yapılan spora bağlı artışa neden olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akman, kalça bölgesindeki ağrıların kaynaklandığı sorunlar ve tedavisine yönelik bilgi verdi.

Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Doç. Dr. Budak Akman

“Kalça Ağrısı Farklı Nedenlerden Kaynaklanabilir”

Hem gençlerde hem de yaşlılarda kalça ve kalça çevresi ağrılarının nedenlerinin bulunmasının zor olabileceğini belirten Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Doç. Dr. Budak Akman, iyi ve kapsamlı bir uzman muayenesinin şart olduğunu ifade etti.

Doç. Dr. Akman, “Bu ağrılar kalça ekleminden, kemiklerden, kalçanın çevresindeki kas ve tendonlardan kaynaklanabilir. Aynı zamanda yansıyan ağrılar olabilir. Kalça eklemini direkt ilgilendirmeyen ama bel bölgesinden yansıyan bir ağrı da kalçaya vurabilir. Bununla birlikte idrar yolları, kadınlarda jinekolojik problemler de kalça çevresinde ağrı yaratabilir. Bu nedenle ağrıyı değerlendirmek için öncelikle travmatik mi yoksa travmadan bağımsız bir ağrı mı, buna bakmak gerekir.” dedi

“20-60 Yaş Arasında Daha Çok Spor ve Aktiviteyle İlgili Kalça Ağrıları Ön Planda” 

Gençlerde, çocuklarda ve yaşlılarda görülen kalça ağrılarının farklılık gösterebileceğini söyleyen Doç. Dr. Akman, “Genç popülasyonda yapılan birçok çalışmada kalça ağrısı ile başvuran hastalarda ilk sırada Femoraasetabuler impingement dediğimiz kalça sıkışma hastalığı ve kas-tendon zorlanmaları gözleniyor.  60 yaş üzeri kişilerde ise kalça ağrısının sebeplerine baktığımızda gençlerden farklı olarak osteoartrit yani kireçlenme ilk sırada yer alıyor. Tabi ki kas-tendon ağrıları, yansıyan ağrılar da görülebilmektedir. Artroz dünya genelinde sakatlık bırakan hastalıklar arasında dördüncü sırada yer alan önemli bir sorundur. Dünyada yıllık 240 milyon kişinin, Amerika Birleşik Devletlerinde 32 milyon kişinin muzdarip olduğu bildirilmektedir.” diye konuştu.

Kalça Ağrısı Hareketle Artıyorsa Sorun Ortopedik Kaynaklı Olabilir

Kalçanın ön bölgesinde yer alan ve hareketle birlikte artış gösteren kalça ağrısının sorunun ortopedik nedenlerden kaynaklandığının göstergesi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akman, “Ancak ortopedik sorunlarda da sorun ilerlediyse istirahat sırasında da ağrı devam edebilir” dedi.

“Kalça Ağrısında Kalçanın Arka Tarafındaki Ağrılar Daha Çok Bel Kaynaklıdır” 

Kalça ekleminden kaynaklanan sorunlarda kalçanın ön kısmında ağrı yapabileceğini söyleyen Ortopedi Uzmanı Doç. Dr. Budak Akman şunları söyledi, “Bu durumda kalçanın yanı ve arkasında ağrı yapmasını beklemeyiz. Hasta geldiği zaman kalçanın arka tarafını da kalça bölgesi olarak adlandırabiliyor. Ancak kalçanın arka tarafındaki ağrılar daha çok bel kaynaklıdır. Bizim kalça hastasında beklediğimiz şikâyet aslında şudur; C bulgusu (C sign) denen bir şey vardır. Hasta eliyle C şeklini yapıp ön ve yana doğru bir yer gösterir. Hasta ağrısını C işaretinin içerisinde kalan bir bölgede hissediyorsa büyük olasılıkla kalçadan kaynaklanır. Daha çok yan arka veya tamamen arka bölgedeyse aslında kalça patolojisinden biraz uzaklaşırız. Daha farklı hastalıklar düşünmemiz gerekir. Yansıyan ağrıdan dolayı bel sorunları, bel fıtıkları, romatizmaya bağlı patolojilerde kalça çevresinde ağrı yaratabilir”

 “Kalça Ağrıları Bazı Kötü Huylu Hastalıkların Belirtisi Olabilir” 

Kalça ve kalça çevresindeki ağrıların çok nadir olmakla birlikte bazı kötü huylu hastalıkların da belirtisi olabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Akman, “Hastalığın tanısında fizik muayene bu nedenle çok değerli. İlk değerlendirme sonrasında tanıyı büyük oranda yaklaşıyoruz. Ancak kesin tanı için ek tanı yöntemlerini mutlaka istiyoruz. Özellikle gençlerde röntgen ile birlikte mutlaka MR gerekir.” diye konuştu.

“Kalça Ağrılarında Günümüzde Kalça Artoskopisini Çok Sık Kullanıyoruz”

Hastalığın tedavi süreçlerinden bahseden Doç. Dr. Akman, “Gençlerde kalça sıkışma hastalığı, kıkırdak sorunları ve labrum yırtıkları ile karşılaşırsak cerrahi tedaviler ile başarılı sonuçlar alıyoruz. Burada da açık minimal invaziv bir yöntem olan kalça artroskopisini günümüzde çok sık kullanıyoruz. Artık dünyada da altın standart haline geldi. Kalça artroskopisi her yaşta yapılabilir ama tabi ki kalça ekleminde bozukluk ilerlediği osteoartrit geliştiği zaman çok fazla da işe yaramıyor. Daha çok genç hastalarda ve bu olayların ilk evresinde başvurduğumuz bir yöntem olduğunu söyleyebilirim. Gençler ve sporcular, kalça yaralanmaları- labrum yırtıkları ve kalça sıkışması ameliyatlarından sonra spora dönebilirler. Belli bir iyileşme döneminden sonra aktivitelerine kaldıkları yerden devam edebilirler. “ dedi.

“Kalça Ağrılarında Tedaviyle Hayat Kalitesini Yükseltebiliyoruz” 

Tedavi edilmediği taktirde hastaların bir süre sonra kalça kireçlenmesiyle karşımıza gelmesi kaçınılmaz olacaktır” diyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Doç. Dr. Budak Akman şunları söyledi, “Öncelikle sosyal medya üzerinden görülen hareketlerle bilinçsizce spor yapılmamalı. Bununla birlikte sporla birlikte ya da hareketlerin hızını artırdıkları zaman ağrı varsa ‘bir daha spora gideyim, ağrılarım geçer’ diye düşünüp üstüne gidilmemeli. Çünkü bu durumda ağrıların kronikleşmesine ve basit bir tedaviyle geçebilecekken daha kompleks hale gelebilir. O yüzden sporla ilgili bir yaralanma, zorlanma özellikle o bölgede şişlik, morarma gibi bir bulgu oluşursa hemen ortopedi uzmanına başvurmalarında yarar var. İleri yaştaki kalça kireçlenmesi olan hastalarımız da yaşadıkları kalça ağrıları ile devam etmek zorunda değiller. Günümüzdeki tedavi şekilleriyle hayat kalitelerini yükseltebiliyoruz. Ağrılarını azaltıp konforlu bir şekilde yaşamlarına devam edebileceklerini unutmamalılar.”

Kaynak: Gossip Türkiye ve BSHA (Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, ‘A Plus’ statüsünü sürdürdü

EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, hizmet standartlarının kalitesini artırmaya devam ediyor

Yayınlandı

on

Yazar:

Ege Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Çalışan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan “Sağlıkta Kalite Değerlendirmesi” sonucunda 85.30 puan alarak “A Plus Diş Hastanesi” konumunu sürdürdü. Günün koşulları doğrultusunda altyapısını ve donanımını sürekli güncelleyerek son teknolojik cihazlarla donatılan EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, ağız ve diş sağlığı tedavi hizmet standartlarını ve kalitesini artırmaya devam ediyor.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Bir toplumun refah seviyesinin belirlenmesinde sağlık hizmetlerinin kalite ve ulaşılabilirliği temel kriterler arasında yer alıyor. Bu ilke doğrultusunda sağlık hizmetlerinde uluslararası kalite standartlarına ulaşmak için örnek uygulamalarımızı sürdürüyoruz. Üniversite olarak en çok hassasiyet gösterdiğimiz konuların başında sağlık hizmeti sunumunda kalite geliyor. Yıllardır bölgemizin ilk diş hekimliği fakültesi olarak eğitim ve sağlık hizmetlerini sürdüren Diş Hekimliği Fakültemiz bünyesinde yapımı tamamlanan ameliyathanemizin hizmete girmesi ile birlikte Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi unvanı da almış oldu. Tam akredite, öğrenci odaklı, sağlık temalı araştırma üniversitemizin Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi,  sunduğu sağlık hizmetleriyle başarısını her geçen gün artırıyor. Sağlık Bakanlığı’nın ilgili birimleri tarafından yapılan sağlıkta kalite değerlendirmesi sonucunda hastanemiz A plus statüsünü sürdürdü. Sunduğu sağlık hizmetlerinin kalitesinin sürdürülebilir olduğunu bir kez daha tescil etti. Bu süreçteki özverili çalışmalarından dolayı Fakültemiz ile Ağız ve Diş Sağlığı Hastanemiz üst yönetimine,   çalışanlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“Hastanemizi modern teknolojilerle donattık”

Yetkin hekimleri ve donanımlı klinikleri  ile ağız ve diş sağlığında öncü olan Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinin son dönemde fiziki altyapısını, teknolojik imkânlarını güçlendirdiklerini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Budak, “Son dönemde devletimizin destekleri neticesinde önemli çalışmalara imza attık. Yapılan yatırımlarla ağız ve diş sağlığı hastanemizin fiziki ve teknik altyapısını güçlendirdik.  Hastanemizi dünyanın en ileri, en modern teknolojileri ile donattık. Sağlık Bakanlığı standartlarına uygun üst düzey teknolojik altyapının yanı sıra fiziki anlamda da önemli yatırımlar yaptık. Hizmet kalitesini dünya standartlarının üzerine çıkardık. Her türlü ileri diş tedavi uygulamalarının yapıldığı kliniklerimizde ülkemizin dört bir köşesinden hastaya dünyanın en gelişmiş ülkeleri standartlarında hizmet veriyoruz. Ülkemizin pek çok ilinden resmi ve özel statüdeki hastaların güç olan tedavilerinin başvurulduğu son merkez konumundayız. Köklü birikimimiz ile bölgemizde ağız ve diş sağlığı konusunda önemli bir açığı kapatıyoruz. Mevcut yapımıza ilave olarak açılışını yaptığımız Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile Ameliyathanemiz gerek öğrencilerimize sağladığı uygulamalı eğitim olanağı açısından gerek sağlık hizmetlerinin kapasitesinin artırılması noktasında ciddi katkılar sunuyor. Bu birimlerimizde modern diş hekimliğinin gerektirdiği tüm klinik uygulamalar başarıyla gerçekleştiriliyor. Üniversitemiz Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, yaşlı ve engelli bireylerin ağız ve diş sağlığı tedavilerinde son basamak hastane olarak hizmet veriyor. Ayrıca,  Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan sağlık turizmi için yetkilendirilen sağlık tesisleri listesinde de yer alıyoruz. Hizmete kalitesini artırdığımız bu süreçte üniversitemizden desteklerini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Tüm bu başarılar üniversitemize ve diş hekimliği fakültemiz ailesine aittir. Akademisyeninden idari çalışanına kadar tüm personelimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

“Uluslararası kalite standartlarında hizmetimizi tescilledik”

Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazan Ersin ise EÜ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinde hizmet kalitesinin standartlarını daha ileriye çıkarmak için sürekli olarak iyileştirme çalışmalarına devam ettiklerini söyledi. Dekan Nazan Ersin, “Üniversitemiz Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Çalışan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan ‘Sağlıkta Kalite Standartları Değerlendirmesi’ sonucu 85.30 puan alarak, A Plus Hastane konumumuzu sürdürdük. Bu değerlendirme sonucunda sunduğumuz sağlık hizmetlerinin kalitesinin ulusal ve uluslararası standartlarda olduğunu bir kez daha tescil edildi. Kalite anlayışını içselleştiren mensuplarımızla, hizmet kalitemizin standartlarını daha ileri noktalara taşımak için sürekli olarak iyileştirme çalışmalarına devam edeceğiz. Bizleri sürekli olarak destekleyen, motive eden Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Necdet Budak hocamıza şükranlarımı arz ediyorum” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Sağlık

Yeni yıla sağlıklı başlamak için bu önerilere kulak verin…

Yılbaşı akşamı uzun süren yemek keyfi ve atıştırmalıkların cazibesi karşısında dikkatli olunması gerektiğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yılbaşı sofrasını sağlıklı tercihlerle zenginleştirerek yeni yıla dengeli ve sağlıklı bir başlangıç yapılabileceğini söyledi.

Yayınlandı

on

Yazar:

Sağlıklı bir yılbaşı akşamı için 5 öneri sıralayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yılın ilk günü içinse bedeni yenileyecek ve hafifletecek sağlıklı içeceklerden faydalanılabileceğini aktardı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yeni yıla sağlıklı başlamak için hem 2024’ün son akşam yemeği hem de 2025’in ilk günü için beslenme önerilerinde bulundu.

Yılbaşı akşamı atıştırmalıkların cazibesi karşısında dikkatli olunmalı

Yılbaşı akşamının, insanların sevdikleriyle keyifli vakit geçireceği, sohbet edip oyunlar oynayarak eğleneceği özel bir zaman dilimi olduğunu dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Bu akşamın amacı sadece yemek yemek değil, paylaşılan anların tadını çıkarmak ve unutulmaz anılar biriktirmek olmalı.”

Öte yandan yılbaşı sofrasını sağlıklı tercihlerle zenginleştirerek yeni yıla dengeli ve sağlıklı bir başlangıç yapılabileceğini de ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Ancak yılbaşı akşamı uzun süren bir yemek keyfi ve atıştırmalıkların cazibesi karşısında dikkatli olmak gerekir.” uyarısını yaptı.

Sağlıklı bir yılbaşı akşamı için 5 öneri…

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit sağlıklı bir yılbaşı akşamı için önerilerini şöyle sıraladı:

“Yavaş Yiyin ve Çiğneyin: Yılbaşı gecesi yemek süresi normalden uzun olacağı için yemeklerinizi yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketmeye özen gösterin.

Dengeli Tabaklar Hazırlayın: Tabağınızın yarısını yeşil sebzeler ve zeytinyağlılar, diğer yarısını ise protein ve karbonhidrat içeren besinlerle doldurabilirsiniz. Hindi eti gibi yağsız beyaz etler bu gece için oldukça uygun bir seçenek olacaktır.

Su Tüketimini İhmal Etmeyin: Eğer fazla yemek konusunda endişeleriniz varsa, yemeğe başlamadan önce 1-2 bardak su içmek, hem açlık hissinizi azaltacak hem de sindiriminizi kolaylaştıracaktır.

Tatlı ve Karbonhidratlı Besinlere Dikkat: Bu akşamda çoğunlukla çekerli yiyecekler de  bolca yer almaktadır. Bu tür besinleri küçük porsiyonlar halinde tüketmek ve kontrollü olmak önemlidir.

Atıştırmalık Seçimlerinizi Sağlıklı Tutun: Tatlılar ve atıştırmalıklar yılbaşı akşamının kaçınılmaz bir parçası olabilir. Ancak sağlıklı alternatifler tercih ederek bu atıştırmalıkları daha dengeli hale getirebilirsiniz. Meyveli ve sütlü tatlılar veya kuru meyvelerle hazırlanan meyve topları bu gece için hem tatlı ihtiyacınızı karşılayacak hem de sağlıklı bir tercih olacaktır. Tatlı sonrası tuzlu bir şeyler yemek isterseniz, lor peyniri, zeytinyağı ve baharatlarla hazırlayacağınız peynir topları güzel bir seçenek olabilir. Ayrıca, cips gibi paketli atıştırmalıklar yerine, evde az yağ ile hazırlanan patlamış mısır ya da tuzsuz fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişlerle hazırladığınız tabaklar çok daha sağlıklı alternatiflerdir.”

Yeni yıla sağlıklı bir başlangıç için bu adımları atabilirsiniz…

Yılın ilk gününde ise bedeni yenilemek ve hafiflemek için sağlıklı içeceklerden faydalanılabileceğini aktaran Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Sindirimi rahatlatmak ve vücudunuzu toksinlerden arındırmak adına zencefil çayı iyi bir tercih olabilir. Zencefil çayı için taze zencefil dilimlerini sıcak suya ekleyip birkaç dakika demleyin; ardından içine limon ve bal ekleyerek tatlandırabilirsiniz. Bu çay, hem sindirimi destekler hem de yılın ilk gününde enerjik kalmanıza yardımcı olur.” dedi.

Kahvaltıda protein ve yeşillik ağırlıklı besinler tercih ederek gün boyu enerjik kalınabileceğini de dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, sözlerini şöyle tamamladı:

Özellikle yılbaşı gecesi fazla şekerli ve mayalı içecekler tükettiyseniz, karaciğerinizi desteklemek için portakal, mandalina, kivi gibi C vitamininden zengin besinler tercih edebilirsiniz. Gün içinde sebze ağırlıklı öğünler, kefir ve yoğurt gibi fermente ürünler tüketmek detoks sürecinize destek olur. Antioksidan zengini besinler tüketmek, enerji seviyenizi dengede tutmanıza yardımcı olur. Yaban mersini, böğürtlen ve ahududu gibi meyvelerle birlikte yeşil çay, rooibos veya hibiskus çayı gibi bitki çaylarını tüketerek vücudunuza antioksidan desteği sağlayabilirsiniz.

Ayrıca, yılın ilk gününde fiziksel aktiviteye yer vermek, hem bedensel hem de zihinsel olarak tazelenmenizi sağlar. Hafif tempolu bir yürüyüşle günü sonlandırmak, yıl boyunca fiziksel aktiflik konusunda motivasyonunuzu arttıracaktır.

Sağlıklı bir bedende, mutlu ve huzurlu bir yıl geçirmeniz dileğiyle.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Sağlık

Diyabet riskini azaltmanın 8 yolu

Diyabetli hasta sayısı her geçen gün artıyor. Araştırmalar, 2035 yılı itibarıyla dünya genelinde 592 milyon kişinin diyabetle mücadele edeceğini ortaya koyuyor.

Yayınlandı

on

Yazar:

Diyabetli hasta sayısı her geçen gün artıyor. Araştırmalar, 2035 yılı itibarıyla dünya genelinde 592 milyon kişinin diyabetle mücadele edeceğini ortaya koyuyor. Kontrol altına alınamayan diyabetin, kalp ve böbrek gibi hayati organlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğini paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisiyle diyabeti kontrol altına almak mümkün” dedi. Dr. Türemen, diyabet riskini azaltacak 8 öneri paylaştı. 

Tip 1 diyabetin genetik ve bağışıklık sistemi ile ilgili faktörlerden kaynaklanabilirken tip 2 diyabetin ise fazla kiloyla doğrudan ilişkisi olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Televizyon, telefon ve bilgisayar gibi teknolojik aletlere saatler ayırmaya bağlı oluşan hareketsizlik ve sağlıksız beslenme alışkanları hastalığın yaygınlaşma nedenlerinden bazıları. Hastalığın ilerlemeden, halk arasında ‘gizli şeker dönemi’ olarak bilinen pre-diyabet dönemde tespiti çok önemli çünkü tam bu noktada çeşitli önlemler alarak hastalığa engel olunabilir” dedi.

 

Genetik faktör de önemli

Hastalığın oluşumunda genetik faktörlerin de rol oynayabildiğini belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Ailesinde diyabet öyküsü olanların daha dikkatli olması şart. Ek olarak; fazla kilolu, hipertansiyon hastası, kolesterol problemi yaşayan ve kalp hastası kişilerin de yüksek risk grubunda oldukları için sinsi ilerleyen diyabete karşı sağlık taramalarını aksatmamaları çok kritik” açıklamasında bulundu.

 

Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, diyabet oluşma riskini azaltacak 8 öneriyi paylaştı:

 

Sağlıklı beslenin

Şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak lif, sebze, meyve ve tam tahıllara yönelin. Sağlıklı yağlar ve omega-3 içeren gıdaları beslenme planınızdan eksik etmeyin. Lif içeren sebzeler, tam tahıllar ve kuru yemişler kan şekeri düzenlemesi ve tokluk hissi için yardımcıdır.

 

Fiziksel aktivitenizi artırın

Yürüyüş, yüzme veya bisiklete binme gibi orta düzey bir egzersiz yöntemine haftada en az 150 dakikanızı ayırın. Egzersiz planınıza kas kütlenizi artırmak için direnç egzersizleri de ekleyin.

 

Günlük ideal su tüketimini ihmal etmeyin

Günlük rutin içerisinde bol su tüketerek kan şekeri seviyenizi dengede tutun.

  

İdeal kilonuzu koruyun

Dengeli & düzenli bir diyet programı ve dozunda egzersizlerle fazla kilodan kurtulup ideal kilonuzu sabit tutmaya çalışın.

 

Uyku düzeninize önem verin

Günde en az 7-8 saat kaliteli uyuyarak hormon dengenizi koruyun.

 

Stres yönetimi konusunda kendinizi eğitin

Yoga, meditasyon veya nefes egzersizleri gibi yöntemlerle stresinizi kontrol altında tutmaya çalışın, başarılı olamadığınızı hissettiğiniz noktada profesyonel destek almaktan çekinmeyin.

 

Tütün ürünlerinden uzak durun

Hayatınızdan tütün ve tütün ürünlerini tamamen çıkartın, içilen ortamlardan da uzak durun. Tütün dumanı ile etrafa yayılan zararlı maddeler sadece nefesle değil, cilt üzerinden de emilerek vücudunuza zarar verebilir. Kana karışarak bütün organlarınızı olumsuz etkiler.

 

Sağlık kontrollerinizi aksatmayın

Özellikle ailede diyabet öyküsü varsa, düzenli kan şekeri ölçümleri yaptırın. Sağlığınızın takipçisi olun.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2024 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.