

Sağlık
Dünyanın Obezite Röntgeni Ürkütüyor!
İnsan sağlığını en çok tehdit eden hastalıklar arasında ilk sırada yer alan obezite ile ilgili araştırmalar hastalığın yıllar ilerledikçe arttığına işaret ediyor.
Yayınlandı
11 ay önceon
Yazar:
Aren Denizİnsan sağlığını en çok tehdit eden hastalıklar arasında ilk sırada yer alan obezite ile ilgili araştırmalar hastalığın yıllar ilerledikçe arttığına işaret ederken bazı bilimsel çalışmaların, 2048 yılında ABD nüfusunun tamamının obez olacağı gerçeğini gözler önüne seriyor. Avrupa ve Türkiye’de de obezitede gidişat hiç iç açıcı değil, uzmanlar obezitenin birçok sağlık sorununu da beraberinde getirdiğini insanın yaşam kalitesini düşürerek yaşam süresini kısalttığına dikkat çekiyor.
Obezite küresel boyutta bir sorun olarak halk sağlığını tehdit ediyor. Özellikle Covid-19 pandemisi döneminde yükselişe geçen hastalığın en çok görüldüğü ülke dünya üzerinde Amerika Birleşik Devletleri olurken, bunu ikinci sırada Avrupa takip ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan ve 12 yıl süren MONİCA Projesi’nde, Asya, Afrika ve Avrupa’nın 6 bölgesi seçilerek yapılan araştırmalar sonucunda, 10 yılda obezite prevalansında yüzde 10 ila 30 oranında bir artış olduğu ortaya konuyor. ABD Kronik Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) tarafından yapılan ABD Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması verileri, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinden yayımlanarak kamuoyuyla paylaşıldı.
CDC obezite hastalığında artışa işaret ediyor
Dünyada obezite en çok Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) görülüyor. ABD Kronik Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) tarafından yapılan ABD Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması verilerine göre 2003 ve 2004 yılı aralığında obezite prevalansı erkeklerde yüzde 31,1, kadınlarda ise yüzde 33,2 olarak saptanıyor. 2005 ile 2006 yılları arasında yapılan çalışmada ise bir önceki araştırmaya göre oranlarda artış yaşandığı gözleniyor. Bu çalışmaya göre de obezite prevalansı erkeklerde 33,3, kadınlarda yüzde 35,3 olarak belirtilerek obezitede yaşanan artış ortaya konuyor.
Avrupa’nın obezite karnesi
Peki Avrupa’nın obezite ile sınavından geçti mi? CDC’nin ABD Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması verilerine göre; Avrupa’da yetişkin insanlarda fazla kilolu yani obez olma prevalansı erkeklerde yüzde 32,79, kadınlarda yüzde 28-78 arasında değiştiği vurgulanıyor. Obezitenin en yüksek olduğu ülkelere bakarsak araştırmada ilk sırada Arnavutluk, Bosna-Hersek ve İngiltere’nin İskoçya bölgesi olarak karşımıza çıkıyor. Araştırmada; Türkmenistan ve Özbekistan’da fazla kilolu olma prevalansının en düşük olduğu, bu ülkelerdeki obezite prevalansının erkeklerde yüzde 5-23, kadınlarda ise yüzde 7-36 arasında değiştiğine işaret ediliyor.
DSÖ: Türkiye’de her 3 kişiden 1’i obez
Türkiye’de de obezite hastalığında durum çok iç açıcı değil. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) obezite konusunda Türkiye’de her 3 kişiden birinin obez olduğunu vurguluyor. Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından paylaşılan verilere göre; obezite görülme sıklığı ülkemizde her geçen gün artış gösteriyor. Sağlık Bakanlığı tarafından 2010 yılında yapılan, Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması ön çalışma raporuna göre; ülkemizde obezite sıklığı erkeklerde yüzde 20,5 iken kadınlarda yüzde 41,0 ortalama prevalans yüzde 30,3 olarak belirtiliyor. Metropol şehir İstanbul ve Marmara bölgesi batı ve doğu olmak üzere obezitede başı çekiyor. İstanbul 33,0, Batı Marmara 30,7 ve Doğu Marmara 30,6 oranlarıyla ülkemizde obezitenin görülme sıklığının en çok tespit edildiği bölgeler. Marmara bölgesini yüzde 28,0 oranı ile Ege Bölgesi takip ediyor. Akdeniz, Batı-Orta Anadolu, Batı-Doğu Karadeniz bölgelerinde obezite sıklığı yüzde 30 ile 33,1 aralığında seyrediyor. Türkiye’de obezite sıklığının yukarıdaki bölgelere göre daha az olduğu bölgeler ise Kuzeydoğu, Ortadoğu ve Güneydoğu Anadolu olarak belirtiliyor. Bu bölgelerde obezite görülme sıklığı oranı yüzde 20,5 ile yüzde 23,5 aralığında olarak ortaya konuyor.
Obezite çocukları da tehdit ediyor
Sağlık Bakanlığı, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetik Bölümü ve Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından yürütülen Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2010 yılı sonuçları çalışma raporunda obezitenin çocukları da tehdit eden bir hastalık olduğu vurgulanıyor. Araştırmanın ön çalışma raporuna göre; Türkiye’de 0-5 yaş aralığında obezite görülme sıklığı ortalama yüzde 8,5. Erkeklerde yüzde 10,1 ve kızlarda yüzde 6,8. 6 ve 18 yaş grubunda obezite görülme sıklığı ortalama yüzde 8,2 olarak belirtilirken bu oran erkeklerde yüzde 9,1 kızlarda 7,3 olarak ortaya çıkıyor. 0-5 yaş grubunda fazla kilolu oranı yüzde 17,9 iken fazla kilolu ve şişman olanlar yüzde 26,4 olarak belirtiliyor. Bu yaş grubu çocuklarda fazla kilolu ve şişman olanlar, fazla kilolulardan daha fazla. 6-18 yaş grubunda ise durum yine aynı. Fazla kilolu olanlarda obezite sıklığı yüzde 14,3 olarak belirtilirken, fazla kilolu ve şişman olanlar yüzde 22,5 olarak ifade ediliyor.
Türkiye Sağlık Araştırması’nda ‘obezite artıyor’ uyarısı
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2019 yılında yapılan Türkiye Sağlık Araştırması’nın verilerine göre, ülkemizde obez bireylerin görülme oranının yüzde 21,1 olduğuna işaret ediliyor. Yıllara göre artışların gözlendiği obezite görülme sıklığı konusunda TÜİK tarafından yapılan Türkiye Sağlık Araştırması verileri, boy kilo değerleri kullanılarak ortaya konulan vücut kitle indeksi incelemelerinde 15 yaş ve üstü obez bireylerin oranlarına dikkat çekiyor. Bu kategoride 2016 yılında 15 yaş ve üstü bireylerde obezite görülme sıklığı yüzde 19,6 iken, 2019 yılında bu oranın yüzde 21,1’e çıkarıldığı belirtiliyor. Cinsiyet ayrımına bakıldığında ise 2019 yılında kadınların yüzde 24,8’inin obez, yüzde 30,4’ünün obez öncesi, erkeklerin ise yüzde 17,3’ünün obez, yüzde 39,7’sinin obez öncesi olduğu ortaya konuluyor.
“Bilimsel çalışmalar 2048 yılında ABD’nin tamamının obez olacağına işaret ediyor”
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Oktay Banlı, obezitenin bütün dünyada ve ülkemizde gittikçe yayılan bir halk sağlığı problemi olduğunu belirterek, obezitenin vücutta aşırı miktarda yağ birikmesi olarak tanımlanabildiğini ancak beraberinde de birçok hastalığa davetiye çıkardığını belirtiyor. Prof. Dr. Banlı, “Bu sadece bir estetik problem değil, aynı zamanda yanında pek çok hastalığı da beraberinde getiren bir sağlık sorunudur. Şeker hastalığı, hipertansiyon, uyku apnesi ve diz ağrıları gibi. Obezite ile beraber oluşan bu yandaş hastalıklar hem hastanın hayat kalitesini çok düşürüyor hem de hayat süresini kısaltır. Bireylerde obezite hastalığının görülme yaşı da gittikçe düşüyor. Artık çocuklarda, ergenlerde, 20’li yaşlarda olan gençlerde çok fazla obez hastaya rastlamak mümkün. Bu artış hızıyla devam ederse Amerika’nın erişkin nüfusunun tamamının obez olacağına dair araştırmalar mevcuttur. Ülkemizde de her 3 kişiden biri ve belkide ilerleyen 10 yıllar dönemlerinde neredeyse erişkin nüfusunun yarısının obez olacağına dair çalışmalar var. Hem obezite yaşı gittikçe düşüyor hem de sayısı gittikçe artıyor. Obezite önümüzdeki 10 yıllarda ciddi bir halk sağlığı problemi olacak gibi görünüyor”dedi.
Kaynak: Gossip Türkiye ve BSHA (Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
İlginizi Çekebilir
-
Beden algısı sorunları ergenlikte başlıyor
-
Bu proje ile deprem sonrası menopozal dönemdeki kadınların sağlık ihtiyaçları belirlenecek
-
Sıcak Havalarda Su Kaybını Önlemek İçin Öneriler “Bayram İkramlarınızın Yanına Bir Bardak Su Ekleyin”
-
Samsung akıllı saatlerin ilk FE versiyonu Galaxy Watch FE’yi duyurdu
-
Kurban Bayramı’nı Sağlıklı Geçirmenin 10 Kuralı
-
Sağlığın geleceğini yapay zekanın kullanımı etkileyecek
Sağlık
EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, ‘A Plus’ statüsünü sürdürdü
EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, hizmet standartlarının kalitesini artırmaya devam ediyor
Yayınlandı
1 ay önceon
16/03/2025Yazar:
Aren DenizEge Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Çalışan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan “Sağlıkta Kalite Değerlendirmesi” sonucunda 85.30 puan alarak “A Plus Diş Hastanesi” konumunu sürdürdü. Günün koşulları doğrultusunda altyapısını ve donanımını sürekli güncelleyerek son teknolojik cihazlarla donatılan EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, ağız ve diş sağlığı tedavi hizmet standartlarını ve kalitesini artırmaya devam ediyor.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Bir toplumun refah seviyesinin belirlenmesinde sağlık hizmetlerinin kalite ve ulaşılabilirliği temel kriterler arasında yer alıyor. Bu ilke doğrultusunda sağlık hizmetlerinde uluslararası kalite standartlarına ulaşmak için örnek uygulamalarımızı sürdürüyoruz. Üniversite olarak en çok hassasiyet gösterdiğimiz konuların başında sağlık hizmeti sunumunda kalite geliyor. Yıllardır bölgemizin ilk diş hekimliği fakültesi olarak eğitim ve sağlık hizmetlerini sürdüren Diş Hekimliği Fakültemiz bünyesinde yapımı tamamlanan ameliyathanemizin hizmete girmesi ile birlikte Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi unvanı da almış oldu. Tam akredite, öğrenci odaklı, sağlık temalı araştırma üniversitemizin Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, sunduğu sağlık hizmetleriyle başarısını her geçen gün artırıyor. Sağlık Bakanlığı’nın ilgili birimleri tarafından yapılan sağlıkta kalite değerlendirmesi sonucunda hastanemiz A plus statüsünü sürdürdü. Sunduğu sağlık hizmetlerinin kalitesinin sürdürülebilir olduğunu bir kez daha tescil etti. Bu süreçteki özverili çalışmalarından dolayı Fakültemiz ile Ağız ve Diş Sağlığı Hastanemiz üst yönetimine, çalışanlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Hastanemizi modern teknolojilerle donattık”
Yetkin hekimleri ve donanımlı klinikleri ile ağız ve diş sağlığında öncü olan Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinin son dönemde fiziki altyapısını, teknolojik imkânlarını güçlendirdiklerini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Budak, “Son dönemde devletimizin destekleri neticesinde önemli çalışmalara imza attık. Yapılan yatırımlarla ağız ve diş sağlığı hastanemizin fiziki ve teknik altyapısını güçlendirdik. Hastanemizi dünyanın en ileri, en modern teknolojileri ile donattık. Sağlık Bakanlığı standartlarına uygun üst düzey teknolojik altyapının yanı sıra fiziki anlamda da önemli yatırımlar yaptık. Hizmet kalitesini dünya standartlarının üzerine çıkardık. Her türlü ileri diş tedavi uygulamalarının yapıldığı kliniklerimizde ülkemizin dört bir köşesinden hastaya dünyanın en gelişmiş ülkeleri standartlarında hizmet veriyoruz. Ülkemizin pek çok ilinden resmi ve özel statüdeki hastaların güç olan tedavilerinin başvurulduğu son merkez konumundayız. Köklü birikimimiz ile bölgemizde ağız ve diş sağlığı konusunda önemli bir açığı kapatıyoruz. Mevcut yapımıza ilave olarak açılışını yaptığımız Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile Ameliyathanemiz gerek öğrencilerimize sağladığı uygulamalı eğitim olanağı açısından gerek sağlık hizmetlerinin kapasitesinin artırılması noktasında ciddi katkılar sunuyor. Bu birimlerimizde modern diş hekimliğinin gerektirdiği tüm klinik uygulamalar başarıyla gerçekleştiriliyor. Üniversitemiz Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, yaşlı ve engelli bireylerin ağız ve diş sağlığı tedavilerinde son basamak hastane olarak hizmet veriyor. Ayrıca, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan sağlık turizmi için yetkilendirilen sağlık tesisleri listesinde de yer alıyoruz. Hizmete kalitesini artırdığımız bu süreçte üniversitemizden desteklerini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Tüm bu başarılar üniversitemize ve diş hekimliği fakültemiz ailesine aittir. Akademisyeninden idari çalışanına kadar tüm personelimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.
“Uluslararası kalite standartlarında hizmetimizi tescilledik”
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazan Ersin ise EÜ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinde hizmet kalitesinin standartlarını daha ileriye çıkarmak için sürekli olarak iyileştirme çalışmalarına devam ettiklerini söyledi. Dekan Nazan Ersin, “Üniversitemiz Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Çalışan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan ‘Sağlıkta Kalite Standartları Değerlendirmesi’ sonucu 85.30 puan alarak, A Plus Hastane konumumuzu sürdürdük. Bu değerlendirme sonucunda sunduğumuz sağlık hizmetlerinin kalitesinin ulusal ve uluslararası standartlarda olduğunu bir kez daha tescil edildi. Kalite anlayışını içselleştiren mensuplarımızla, hizmet kalitemizin standartlarını daha ileri noktalara taşımak için sürekli olarak iyileştirme çalışmalarına devam edeceğiz. Bizleri sürekli olarak destekleyen, motive eden Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Necdet Budak hocamıza şükranlarımı arz ediyorum” diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Sağlık
Yeni yıla sağlıklı başlamak için bu önerilere kulak verin…
Yılbaşı akşamı uzun süren yemek keyfi ve atıştırmalıkların cazibesi karşısında dikkatli olunması gerektiğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yılbaşı sofrasını sağlıklı tercihlerle zenginleştirerek yeni yıla dengeli ve sağlıklı bir başlangıç yapılabileceğini söyledi.
Yayınlandı
1 ay önceon
16/03/2025Yazar:
Aren Deniz
Sağlıklı bir yılbaşı akşamı için 5 öneri sıralayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yılın ilk günü içinse bedeni yenileyecek ve hafifletecek sağlıklı içeceklerden faydalanılabileceğini aktardı.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yeni yıla sağlıklı başlamak için hem 2024’ün son akşam yemeği hem de 2025’in ilk günü için beslenme önerilerinde bulundu.
Yılbaşı akşamı atıştırmalıkların cazibesi karşısında dikkatli olunmalı
Yılbaşı akşamının, insanların sevdikleriyle keyifli vakit geçireceği, sohbet edip oyunlar oynayarak eğleneceği özel bir zaman dilimi olduğunu dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Bu akşamın amacı sadece yemek yemek değil, paylaşılan anların tadını çıkarmak ve unutulmaz anılar biriktirmek olmalı.”
Öte yandan yılbaşı sofrasını sağlıklı tercihlerle zenginleştirerek yeni yıla dengeli ve sağlıklı bir başlangıç yapılabileceğini de ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Ancak yılbaşı akşamı uzun süren bir yemek keyfi ve atıştırmalıkların cazibesi karşısında dikkatli olmak gerekir.” uyarısını yaptı.
Sağlıklı bir yılbaşı akşamı için 5 öneri…
Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit sağlıklı bir yılbaşı akşamı için önerilerini şöyle sıraladı:
“Yavaş Yiyin ve Çiğneyin: Yılbaşı gecesi yemek süresi normalden uzun olacağı için yemeklerinizi yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketmeye özen gösterin.
Dengeli Tabaklar Hazırlayın: Tabağınızın yarısını yeşil sebzeler ve zeytinyağlılar, diğer yarısını ise protein ve karbonhidrat içeren besinlerle doldurabilirsiniz. Hindi eti gibi yağsız beyaz etler bu gece için oldukça uygun bir seçenek olacaktır.
Su Tüketimini İhmal Etmeyin: Eğer fazla yemek konusunda endişeleriniz varsa, yemeğe başlamadan önce 1-2 bardak su içmek, hem açlık hissinizi azaltacak hem de sindiriminizi kolaylaştıracaktır.
Tatlı ve Karbonhidratlı Besinlere Dikkat: Bu akşamda çoğunlukla çekerli yiyecekler de bolca yer almaktadır. Bu tür besinleri küçük porsiyonlar halinde tüketmek ve kontrollü olmak önemlidir.
Atıştırmalık Seçimlerinizi Sağlıklı Tutun: Tatlılar ve atıştırmalıklar yılbaşı akşamının kaçınılmaz bir parçası olabilir. Ancak sağlıklı alternatifler tercih ederek bu atıştırmalıkları daha dengeli hale getirebilirsiniz. Meyveli ve sütlü tatlılar veya kuru meyvelerle hazırlanan meyve topları bu gece için hem tatlı ihtiyacınızı karşılayacak hem de sağlıklı bir tercih olacaktır. Tatlı sonrası tuzlu bir şeyler yemek isterseniz, lor peyniri, zeytinyağı ve baharatlarla hazırlayacağınız peynir topları güzel bir seçenek olabilir. Ayrıca, cips gibi paketli atıştırmalıklar yerine, evde az yağ ile hazırlanan patlamış mısır ya da tuzsuz fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişlerle hazırladığınız tabaklar çok daha sağlıklı alternatiflerdir.”
Yeni yıla sağlıklı bir başlangıç için bu adımları atabilirsiniz…
Yılın ilk gününde ise bedeni yenilemek ve hafiflemek için sağlıklı içeceklerden faydalanılabileceğini aktaran Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Sindirimi rahatlatmak ve vücudunuzu toksinlerden arındırmak adına zencefil çayı iyi bir tercih olabilir. Zencefil çayı için taze zencefil dilimlerini sıcak suya ekleyip birkaç dakika demleyin; ardından içine limon ve bal ekleyerek tatlandırabilirsiniz. Bu çay, hem sindirimi destekler hem de yılın ilk gününde enerjik kalmanıza yardımcı olur.” dedi.
Kahvaltıda protein ve yeşillik ağırlıklı besinler tercih ederek gün boyu enerjik kalınabileceğini de dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, sözlerini şöyle tamamladı:
“Özellikle yılbaşı gecesi fazla şekerli ve mayalı içecekler tükettiyseniz, karaciğerinizi desteklemek için portakal, mandalina, kivi gibi C vitamininden zengin besinler tercih edebilirsiniz. Gün içinde sebze ağırlıklı öğünler, kefir ve yoğurt gibi fermente ürünler tüketmek detoks sürecinize destek olur. Antioksidan zengini besinler tüketmek, enerji seviyenizi dengede tutmanıza yardımcı olur. Yaban mersini, böğürtlen ve ahududu gibi meyvelerle birlikte yeşil çay, rooibos veya hibiskus çayı gibi bitki çaylarını tüketerek vücudunuza antioksidan desteği sağlayabilirsiniz.
Ayrıca, yılın ilk gününde fiziksel aktiviteye yer vermek, hem bedensel hem de zihinsel olarak tazelenmenizi sağlar. Hafif tempolu bir yürüyüşle günü sonlandırmak, yıl boyunca fiziksel aktiflik konusunda motivasyonunuzu arttıracaktır.
Sağlıklı bir bedende, mutlu ve huzurlu bir yıl geçirmeniz dileğiyle.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Sağlık
Diyabet riskini azaltmanın 8 yolu
Diyabetli hasta sayısı her geçen gün artıyor. Araştırmalar, 2035 yılı itibarıyla dünya genelinde 592 milyon kişinin diyabetle mücadele edeceğini ortaya koyuyor.
Yayınlandı
1 ay önceon
15/03/2025Yazar:
Aren Deniz
Diyabetli hasta sayısı her geçen gün artıyor. Araştırmalar, 2035 yılı itibarıyla dünya genelinde 592 milyon kişinin diyabetle mücadele edeceğini ortaya koyuyor. Kontrol altına alınamayan diyabetin, kalp ve böbrek gibi hayati organlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğini paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisiyle diyabeti kontrol altına almak mümkün” dedi. Dr. Türemen, diyabet riskini azaltacak 8 öneri paylaştı.
Tip 1 diyabetin genetik ve bağışıklık sistemi ile ilgili faktörlerden kaynaklanabilirken tip 2 diyabetin ise fazla kiloyla doğrudan ilişkisi olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Televizyon, telefon ve bilgisayar gibi teknolojik aletlere saatler ayırmaya bağlı oluşan hareketsizlik ve sağlıksız beslenme alışkanları hastalığın yaygınlaşma nedenlerinden bazıları. Hastalığın ilerlemeden, halk arasında ‘gizli şeker dönemi’ olarak bilinen pre-diyabet dönemde tespiti çok önemli çünkü tam bu noktada çeşitli önlemler alarak hastalığa engel olunabilir” dedi.
Genetik faktör de önemli
Hastalığın oluşumunda genetik faktörlerin de rol oynayabildiğini belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Ailesinde diyabet öyküsü olanların daha dikkatli olması şart. Ek olarak; fazla kilolu, hipertansiyon hastası, kolesterol problemi yaşayan ve kalp hastası kişilerin de yüksek risk grubunda oldukları için sinsi ilerleyen diyabete karşı sağlık taramalarını aksatmamaları çok kritik” açıklamasında bulundu.
Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, diyabet oluşma riskini azaltacak 8 öneriyi paylaştı:
Sağlıklı beslenin
Şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak lif, sebze, meyve ve tam tahıllara yönelin. Sağlıklı yağlar ve omega-3 içeren gıdaları beslenme planınızdan eksik etmeyin. Lif içeren sebzeler, tam tahıllar ve kuru yemişler kan şekeri düzenlemesi ve tokluk hissi için yardımcıdır.
Fiziksel aktivitenizi artırın
Yürüyüş, yüzme veya bisiklete binme gibi orta düzey bir egzersiz yöntemine haftada en az 150 dakikanızı ayırın. Egzersiz planınıza kas kütlenizi artırmak için direnç egzersizleri de ekleyin.
Günlük ideal su tüketimini ihmal etmeyin
Günlük rutin içerisinde bol su tüketerek kan şekeri seviyenizi dengede tutun.
İdeal kilonuzu koruyun
Dengeli & düzenli bir diyet programı ve dozunda egzersizlerle fazla kilodan kurtulup ideal kilonuzu sabit tutmaya çalışın.
Uyku düzeninize önem verin
Günde en az 7-8 saat kaliteli uyuyarak hormon dengenizi koruyun.
Stres yönetimi konusunda kendinizi eğitin
Yoga, meditasyon veya nefes egzersizleri gibi yöntemlerle stresinizi kontrol altında tutmaya çalışın, başarılı olamadığınızı hissettiğiniz noktada profesyonel destek almaktan çekinmeyin.
Tütün ürünlerinden uzak durun
Hayatınızdan tütün ve tütün ürünlerini tamamen çıkartın, içilen ortamlardan da uzak durun. Tütün dumanı ile etrafa yayılan zararlı maddeler sadece nefesle değil, cilt üzerinden de emilerek vücudunuza zarar verebilir. Kana karışarak bütün organlarınızı olumsuz etkiler.
Sağlık kontrollerinizi aksatmayın
Özellikle ailede diyabet öyküsü varsa, düzenli kan şekeri ölçümleri yaptırın. Sağlığınızın takipçisi olun.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, ‘A Plus’ statüsünü sürdürdü

Sahne Anadolu kadınlarının

Başkan Çerçioğlu Aydınlı çocukları kültür sanat etkinlikleri ile buluşturmaya devam ediyor

Nilüfer Belediyespor Eker’e iki transfer

Özel çocuklar yeni yıla başarı mutluluğuyla giriyor

Annem Hakkında filminde rol almaktan gurur duyuyorum

GAİN’in heyecanla beklenen yeni dizisi ‘RU’ya görkemli gala…

Sorunsuz bir vize başvurusu için 3 basit ipucu

Aşk-ı Memnu’nun Cemilesi Pelin Ermiş’ten özel açıklamalar

Antalya Büyükşehir İtfaiyesi alevlerle mücadele ediyor

Netflix, Zeytin Ağacı’nın 2. Sezonu İçin Beklenen Frağmanı Paylaştı

Çağla Akalın: Cinsiyet değiştirme ameliyatı olmadım

Petek Dinçöz’ün Yeni Parçası ‘Ahımı Ala Ala’

Netflix, Kübra’nın 2. Sezon Resmi Fragmanını Paylaştı
