

Sağlık
Safra Kesesi Rahatsızlıkları Sağlığınızı Tehdit Etmesin
Safra kesesi, karaciğer tarafından üretilen safra sıvısını depolayan bir organdır.
Yayınlandı
10 ay önceon
Yazar:
Aren DenizBesinlerin sindirimine yardımcı olmak için safra kesesinden salgılanan safra, sindirim sisteminde yağların parçalanmasına ve emilimine yardımcı olur. Bu nedenle safra kesesi sağlığı önemlidir. Peki, safra kesesi hastalıkları ve belirtileri nelerdir, kansere dönüşme ihtimali var mıdır?
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Gülnar Zeynalova; ‘Safra Kesesi’ ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu
Safra kesesi hastalıkları nelerdir?
Safra kesesi hastalıkları arasında safra taşları, safra kesesi iltihabı (kolesistit), safra kesesi polipleri, safra kesesi kanseri ve safra kesesi fonksiyon bozuklukları gibi çeşitli durumlar bulunmaktadır. Bu hastalıkların belirtileri ve tedavileri farklılık gösterebilir.
Safra kesesi taşı olduğunun belirtileri nedir?
Safra kesesinde taş varlığında hastalarda genellikle şu belirtiler görülebilir:
1. Şiddetli karın ağrısı; özellikle sağ üst karın bölgesinde yoğunlaşan ağrı
2. Mide bulantısı ve kusma
3. Yemeklerden sonra artan ağrı
4. Sırt ve omuz ağrısı
5. Sarılık (cilt ve gözlerde sararma)
6. Kabızlık veya ishal
7. Gaz ve hazımsızlık
Safra kesesindeki taş her zaman kendini belli eder mi?
Safra kesesinde taş oluşumu her zaman belirti göstermeyebilir. Bazı insanlar safra kesesinde taş olduğunun farkında olmayabilir ve belirtiler ortaya çıkmayabilir; ancak taşlar belirli bir boyuta ulaştığında veya safra kesesinden çıkarak safra yolunu tıkadığında belirtiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle, belirtiler olmasa bile düzenli sağlık kontrolleri yapmak önemlidir.
Safra kesesindeki taş sayısı önemli midir?
Safra kesesindeki taşların sayısı önemli olabilir. Birden fazla taşın olması durumunda, safra kesesinin fonksiyonunu daha fazla etkileyebilir ve komplikasyon riski artabilir. Özellikle, taşlar safra yolunu tıkayarak safra kesesi iltihabına (kolesistit) veya safra yollarında tıkanıklığa neden olabilirler. Birden fazla taşın varlığı, tedavi yaklaşımını etkileyebilir ve cerrahi müdahale gerekebilir. Bu nedenle, safra kesesinde birden fazla taş olduğunu düşündüğünüzde bir doktora başvurmanız ve gerekli testlerin yapılmasını sağlamanız önemlidir.
Safra kesesinde taş teşhisi konduğunda safra kesesi alınmalı mıdır?
Safra kesesinde taş saptandığında safra kesesinin alınıp alınmaması, durumun ciddiyetine ve belirtilere bağlıdır. Safra kesesinde taşlar belirtilere yol açmıyorsa ve taşlar küçükse genellikle cerrahi müdahale gerekli olmayabilir. Bununla birlikte taşlar belirtilere neden oluyorsa, safra kesesi iltihaplanmışsa veya taşlar safra yolunu tıkıyorsa doktorlar genellikle safra kesesinin çıkarılmasını (kolesistektomi) önerirler.
Safra kesesinin alınması çoğunlukla laparoskopik cerrahi yöntemle yapılır, bu da daha az kesi gerektiren bir işlem anlamına gelir. Safra kesesinin alınmasıyla birlikte genellikle insanlar normal hayatlarına devam edebilirler ve safra kesesi olmadan da vücut normal bir şekilde işlev görebilir.
Bu nedenle, safra kesesinde taş problemi yaşayan kişilerin doktorlarıyla detaylı bir şekilde konuşarak durumlarını değerlendirmeleri ve önerilen tedavi seçenekleri hakkında bilgi almaları önemlidir. Her durum farklı olduğundan, doktorunuz size en uygun tedavi seçeneğini önerecektir.
Safra kesesindeki taşlar kansere dönüşür mü?
Safra kesesi taşları, çoğunlukla safra kesesinde oluşan kristalize parçalardır ve genellikle safra akışını engelleyebilirler. Bu durum safra kesesinin iltihaplanmasına yol açabilir; ancak safra kesesi taşlarının kansere dönüşebilmesi için bilimsel olarak kanıtlanmış bir mekanizma bulunmamaktadır. Kanser oluşumu genellikle farklı faktörlerin birleşimi sonucunda ortaya çıkar ve safra kesesi taşları doğrudan kansere dönüşmezler. Eğer bu konuda endişeleriniz varsa, bir sağlık uzmanı ile görüşmek en doğru yaklaşım olacaktır.
Peki, safra kesesindeki polipler tehlikeli midir?
Safra kesesindeki polipler genellikle küçük ve zararsız olabilir; ancak bazı durumlarda potansiyel olarak tehlikeli olabilir. Polipler genellikle safra kesesinin iç yüzeyinde oluşan küçük tümseklerdir. Eğer polipler büyürse veya kanserleşirse tehlikeli olabilir. Bu nedenle, bir doktor tarafından poliplerin boyutu, sayısı ve türü değerlendirilmelidir. Polipler genellikle belirti vermezler, bu yüzden rutin sağlık kontrolleri ve doktor ziyaretleri önemlidir.
Safra kesesindeki poliplere ne zaman müdahale edilmelidir?
Safra kesesindeki poliplerin ne zaman ameliyat edilmesi gerektiği poliplerin boyutu, sayısı ve türüne bağlı olarak değişebilir. Genellikle, safra kesesindeki polipler 1 cm’den büyükse, hızla büyüyorsa, belirli tipte kanser riskini artırıyorsa veya safra yollarını tıkıyorsa cerrahi müdahale gerekebilir.
Doktorunuz poliplerinizi düzenli olarak takip ederek ve gerekli testleri yaparak en uygun tedavi planını belirleyecektir. Poliplerin boyutu ve türüne bağlı olarak ameliyat gerekip gerekmediği konusunda doktorunuz size en iyi yönlendirmeyi sağlar.
Safra kesesi iltihabı nedir?
Safra kesesi iltihabı, safra kesesinin enfeksiyonu veya iltihaplanması durumunu ifade eder. Bu durum genellikle safra kesesi taşları nedeniyle oluşabilir. Safra kesesi taşları, safra kesesinin içinde oluşan kristalize parçalardır ve safra akışını engelleyebilir. Bu durumda safra kesesi iltihaplanabilir ve belirtiler ortaya çıkabilir. Safra kesesi iltihabının belirtileri arasında karın ağrısı, bulantı, kusma, ateş, sarılık ve sindirim problemleri yer alabilir. Tedavi genellikle antibiyotikler, ağrı kesiciler ve bazen safra kesesi ameliyatını gerektirebilir.
Safra kesesi hastalıkları nasıl tespit edilir?
Safra kesesi hastalıklarının tespiti için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. İşte bazı yaygın tespit yöntemleri:
1. **Fiziksel Muayene:** Doktor, muayenesi sırasında karın bölgesini kontrol ederek safra kesesi hastalıklarının belirtilerini arayabilir.
2. **Kan Testleri:** Karaciğer fonksiyon testleri ve safra kesesi ile ilgili enzim seviyelerini ölçmek için yapılan kan testleri hastalıkların teşhisinde yardımcı olabilir.
3. **Ultrasonografi (USG):** En sık kullanılan görüntüleme yöntemlerinden biridir. Safra kesesinin yapısını, taşları ve diğer hastalıkları görmeye yardımcı olabilir.
4. **Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG):** Daha detaylı görüntüler elde etmek için bu görüntüleme teknikleri kullanılabilir.
5. **Safra Kesesi Ultrasonu:** Safra kesesinde polipler, taşlar ve diğer anormalliklerin görüntülenmesine yardımcı olabilir.
6. **Endoskopik Retrograd Kolanjiopankreatografi (ERCP):** Safra yollarının ve safra kesesinin içine doğrudan bakmak için kullanılabilir.
Safra kesesi hastalıklarının teşhisi genellikle yukarıdaki yöntemlerin bir veya birkaçının kullanılmasını gerektirebilir. Eğer safra kesesi hastalıklarına ait belirtiler hissediyorsanız, bir doktora başvurarak uygun tanı ve tedavi planını belirlemeniz önemlidir.
Safra kesesi alındıktan sonra hangi sorunlar olabilir?
Safra kesesi alındıktan sonra bazı insanlar şu sorunları yaşayabilir:
1. Sindirim Problemleri: Safra kesesi, sindirimde önemli bir rol oynar ve safra asitlerini depolar. Safra kesesinin alınması sindirim sürecini etkileyebilir ve bazı insanlarda sindirim problemlerine neden olabilir.
2. Safra Taşı Oluşumu: Safra kesesi alındıktan sonra bazı insanlarda safra taşı oluşumu riski artabilir. Bu durum, safra yollarında taş oluşması sonucunda karın ağrısı, mide bulantısı ve sindirim sorunlarına yol açabilir.
3. Diyet Değişiklikleri: Safra kesesi alındıktan sonra bazı insanlar belirli yiyecekleri sindiremeyebilir ve bu durum onları belirli diyet değişiklikleri yapmaya zorlayabilir.
4. İshal: Safra kesesi alındıktan sonra bazı insanlarda sık ishal görülebilir. Safra kesesinin olmaması sindirim sistemindeki normal dengenin bozulmasına neden olabilir.
Bu sorunlar herkes için geçerli olmayabilir ve belirli bireylerde belirli semptomlar farklılık gösterebilir. Eğer safra keseniz alındıktan sonra belirtilen sorunlardan herhangi birini yaşıyorsanız, doktorunuza danışmanız önemlidir.
Safra kesesi alınan bireyler nasıl beslenmelidir?
Safra kesesi alınan bireylerin beslenme alışkanlıklarında bazı değişiklikler yapmaları gerekebilir. Safra kesesi olmadan yağlı yiyecekleri sindirmek zorlaşabilir, bu nedenle şu önerileri dikkate alabilirler:
1. Daha az yağlı ve kızartma yiyecek tüketmeye özen gösterin.
2. Lifli gıdaları (sebzeler, meyveler, kepekli tahıllar) tercih edin.
3. Protein kaynakları arasında tavuk, balık, yumurta gibi yağsız seçenekleri tercih edin.
4. Küçük porsiyonlar halinde sık sık yemek yemeyi tercih edin.
5. Baharatlar, limon suyu gibi lezzetlendiricilerle yemekleri tatlandırın, yağsız sosları tercih edin.
6. Bol su tüketmeye özen gösterin.
7. Doktorunuzun önerdiği takviyeleri almayı unutmayın.
Bu önerileri dikkate alarak sağlıklı ve dengeli bir beslenme programı oluşturabilirsiniz; ancak bireysel ihtiyaçlarınızı belirlemek için mutlaka bir beslenme uzmanına danışmanız önemlidir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
İlginizi Çekebilir
Sağlık
EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, ‘A Plus’ statüsünü sürdürdü
EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, hizmet standartlarının kalitesini artırmaya devam ediyor
Yayınlandı
1 hafta önceon
16/03/2025Yazar:
Aren DenizEge Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Çalışan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan “Sağlıkta Kalite Değerlendirmesi” sonucunda 85.30 puan alarak “A Plus Diş Hastanesi” konumunu sürdürdü. Günün koşulları doğrultusunda altyapısını ve donanımını sürekli güncelleyerek son teknolojik cihazlarla donatılan EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, ağız ve diş sağlığı tedavi hizmet standartlarını ve kalitesini artırmaya devam ediyor.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Bir toplumun refah seviyesinin belirlenmesinde sağlık hizmetlerinin kalite ve ulaşılabilirliği temel kriterler arasında yer alıyor. Bu ilke doğrultusunda sağlık hizmetlerinde uluslararası kalite standartlarına ulaşmak için örnek uygulamalarımızı sürdürüyoruz. Üniversite olarak en çok hassasiyet gösterdiğimiz konuların başında sağlık hizmeti sunumunda kalite geliyor. Yıllardır bölgemizin ilk diş hekimliği fakültesi olarak eğitim ve sağlık hizmetlerini sürdüren Diş Hekimliği Fakültemiz bünyesinde yapımı tamamlanan ameliyathanemizin hizmete girmesi ile birlikte Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi unvanı da almış oldu. Tam akredite, öğrenci odaklı, sağlık temalı araştırma üniversitemizin Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, sunduğu sağlık hizmetleriyle başarısını her geçen gün artırıyor. Sağlık Bakanlığı’nın ilgili birimleri tarafından yapılan sağlıkta kalite değerlendirmesi sonucunda hastanemiz A plus statüsünü sürdürdü. Sunduğu sağlık hizmetlerinin kalitesinin sürdürülebilir olduğunu bir kez daha tescil etti. Bu süreçteki özverili çalışmalarından dolayı Fakültemiz ile Ağız ve Diş Sağlığı Hastanemiz üst yönetimine, çalışanlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Hastanemizi modern teknolojilerle donattık”
Yetkin hekimleri ve donanımlı klinikleri ile ağız ve diş sağlığında öncü olan Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinin son dönemde fiziki altyapısını, teknolojik imkânlarını güçlendirdiklerini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Budak, “Son dönemde devletimizin destekleri neticesinde önemli çalışmalara imza attık. Yapılan yatırımlarla ağız ve diş sağlığı hastanemizin fiziki ve teknik altyapısını güçlendirdik. Hastanemizi dünyanın en ileri, en modern teknolojileri ile donattık. Sağlık Bakanlığı standartlarına uygun üst düzey teknolojik altyapının yanı sıra fiziki anlamda da önemli yatırımlar yaptık. Hizmet kalitesini dünya standartlarının üzerine çıkardık. Her türlü ileri diş tedavi uygulamalarının yapıldığı kliniklerimizde ülkemizin dört bir köşesinden hastaya dünyanın en gelişmiş ülkeleri standartlarında hizmet veriyoruz. Ülkemizin pek çok ilinden resmi ve özel statüdeki hastaların güç olan tedavilerinin başvurulduğu son merkez konumundayız. Köklü birikimimiz ile bölgemizde ağız ve diş sağlığı konusunda önemli bir açığı kapatıyoruz. Mevcut yapımıza ilave olarak açılışını yaptığımız Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile Ameliyathanemiz gerek öğrencilerimize sağladığı uygulamalı eğitim olanağı açısından gerek sağlık hizmetlerinin kapasitesinin artırılması noktasında ciddi katkılar sunuyor. Bu birimlerimizde modern diş hekimliğinin gerektirdiği tüm klinik uygulamalar başarıyla gerçekleştiriliyor. Üniversitemiz Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, yaşlı ve engelli bireylerin ağız ve diş sağlığı tedavilerinde son basamak hastane olarak hizmet veriyor. Ayrıca, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan sağlık turizmi için yetkilendirilen sağlık tesisleri listesinde de yer alıyoruz. Hizmete kalitesini artırdığımız bu süreçte üniversitemizden desteklerini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Tüm bu başarılar üniversitemize ve diş hekimliği fakültemiz ailesine aittir. Akademisyeninden idari çalışanına kadar tüm personelimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.
“Uluslararası kalite standartlarında hizmetimizi tescilledik”
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazan Ersin ise EÜ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinde hizmet kalitesinin standartlarını daha ileriye çıkarmak için sürekli olarak iyileştirme çalışmalarına devam ettiklerini söyledi. Dekan Nazan Ersin, “Üniversitemiz Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Çalışan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan ‘Sağlıkta Kalite Standartları Değerlendirmesi’ sonucu 85.30 puan alarak, A Plus Hastane konumumuzu sürdürdük. Bu değerlendirme sonucunda sunduğumuz sağlık hizmetlerinin kalitesinin ulusal ve uluslararası standartlarda olduğunu bir kez daha tescil edildi. Kalite anlayışını içselleştiren mensuplarımızla, hizmet kalitemizin standartlarını daha ileri noktalara taşımak için sürekli olarak iyileştirme çalışmalarına devam edeceğiz. Bizleri sürekli olarak destekleyen, motive eden Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Necdet Budak hocamıza şükranlarımı arz ediyorum” diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Sağlık
Yeni yıla sağlıklı başlamak için bu önerilere kulak verin…
Yılbaşı akşamı uzun süren yemek keyfi ve atıştırmalıkların cazibesi karşısında dikkatli olunması gerektiğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yılbaşı sofrasını sağlıklı tercihlerle zenginleştirerek yeni yıla dengeli ve sağlıklı bir başlangıç yapılabileceğini söyledi.
Yayınlandı
1 hafta önceon
16/03/2025Yazar:
Aren Deniz
Sağlıklı bir yılbaşı akşamı için 5 öneri sıralayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yılın ilk günü içinse bedeni yenileyecek ve hafifletecek sağlıklı içeceklerden faydalanılabileceğini aktardı.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yeni yıla sağlıklı başlamak için hem 2024’ün son akşam yemeği hem de 2025’in ilk günü için beslenme önerilerinde bulundu.
Yılbaşı akşamı atıştırmalıkların cazibesi karşısında dikkatli olunmalı
Yılbaşı akşamının, insanların sevdikleriyle keyifli vakit geçireceği, sohbet edip oyunlar oynayarak eğleneceği özel bir zaman dilimi olduğunu dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Bu akşamın amacı sadece yemek yemek değil, paylaşılan anların tadını çıkarmak ve unutulmaz anılar biriktirmek olmalı.”
Öte yandan yılbaşı sofrasını sağlıklı tercihlerle zenginleştirerek yeni yıla dengeli ve sağlıklı bir başlangıç yapılabileceğini de ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Ancak yılbaşı akşamı uzun süren bir yemek keyfi ve atıştırmalıkların cazibesi karşısında dikkatli olmak gerekir.” uyarısını yaptı.
Sağlıklı bir yılbaşı akşamı için 5 öneri…
Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit sağlıklı bir yılbaşı akşamı için önerilerini şöyle sıraladı:
“Yavaş Yiyin ve Çiğneyin: Yılbaşı gecesi yemek süresi normalden uzun olacağı için yemeklerinizi yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketmeye özen gösterin.
Dengeli Tabaklar Hazırlayın: Tabağınızın yarısını yeşil sebzeler ve zeytinyağlılar, diğer yarısını ise protein ve karbonhidrat içeren besinlerle doldurabilirsiniz. Hindi eti gibi yağsız beyaz etler bu gece için oldukça uygun bir seçenek olacaktır.
Su Tüketimini İhmal Etmeyin: Eğer fazla yemek konusunda endişeleriniz varsa, yemeğe başlamadan önce 1-2 bardak su içmek, hem açlık hissinizi azaltacak hem de sindiriminizi kolaylaştıracaktır.
Tatlı ve Karbonhidratlı Besinlere Dikkat: Bu akşamda çoğunlukla çekerli yiyecekler de bolca yer almaktadır. Bu tür besinleri küçük porsiyonlar halinde tüketmek ve kontrollü olmak önemlidir.
Atıştırmalık Seçimlerinizi Sağlıklı Tutun: Tatlılar ve atıştırmalıklar yılbaşı akşamının kaçınılmaz bir parçası olabilir. Ancak sağlıklı alternatifler tercih ederek bu atıştırmalıkları daha dengeli hale getirebilirsiniz. Meyveli ve sütlü tatlılar veya kuru meyvelerle hazırlanan meyve topları bu gece için hem tatlı ihtiyacınızı karşılayacak hem de sağlıklı bir tercih olacaktır. Tatlı sonrası tuzlu bir şeyler yemek isterseniz, lor peyniri, zeytinyağı ve baharatlarla hazırlayacağınız peynir topları güzel bir seçenek olabilir. Ayrıca, cips gibi paketli atıştırmalıklar yerine, evde az yağ ile hazırlanan patlamış mısır ya da tuzsuz fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişlerle hazırladığınız tabaklar çok daha sağlıklı alternatiflerdir.”
Yeni yıla sağlıklı bir başlangıç için bu adımları atabilirsiniz…
Yılın ilk gününde ise bedeni yenilemek ve hafiflemek için sağlıklı içeceklerden faydalanılabileceğini aktaran Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Sindirimi rahatlatmak ve vücudunuzu toksinlerden arındırmak adına zencefil çayı iyi bir tercih olabilir. Zencefil çayı için taze zencefil dilimlerini sıcak suya ekleyip birkaç dakika demleyin; ardından içine limon ve bal ekleyerek tatlandırabilirsiniz. Bu çay, hem sindirimi destekler hem de yılın ilk gününde enerjik kalmanıza yardımcı olur.” dedi.
Kahvaltıda protein ve yeşillik ağırlıklı besinler tercih ederek gün boyu enerjik kalınabileceğini de dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, sözlerini şöyle tamamladı:
“Özellikle yılbaşı gecesi fazla şekerli ve mayalı içecekler tükettiyseniz, karaciğerinizi desteklemek için portakal, mandalina, kivi gibi C vitamininden zengin besinler tercih edebilirsiniz. Gün içinde sebze ağırlıklı öğünler, kefir ve yoğurt gibi fermente ürünler tüketmek detoks sürecinize destek olur. Antioksidan zengini besinler tüketmek, enerji seviyenizi dengede tutmanıza yardımcı olur. Yaban mersini, böğürtlen ve ahududu gibi meyvelerle birlikte yeşil çay, rooibos veya hibiskus çayı gibi bitki çaylarını tüketerek vücudunuza antioksidan desteği sağlayabilirsiniz.
Ayrıca, yılın ilk gününde fiziksel aktiviteye yer vermek, hem bedensel hem de zihinsel olarak tazelenmenizi sağlar. Hafif tempolu bir yürüyüşle günü sonlandırmak, yıl boyunca fiziksel aktiflik konusunda motivasyonunuzu arttıracaktır.
Sağlıklı bir bedende, mutlu ve huzurlu bir yıl geçirmeniz dileğiyle.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Sağlık
Diyabet riskini azaltmanın 8 yolu
Diyabetli hasta sayısı her geçen gün artıyor. Araştırmalar, 2035 yılı itibarıyla dünya genelinde 592 milyon kişinin diyabetle mücadele edeceğini ortaya koyuyor.
Yayınlandı
1 hafta önceon
15/03/2025Yazar:
Aren Deniz
Diyabetli hasta sayısı her geçen gün artıyor. Araştırmalar, 2035 yılı itibarıyla dünya genelinde 592 milyon kişinin diyabetle mücadele edeceğini ortaya koyuyor. Kontrol altına alınamayan diyabetin, kalp ve böbrek gibi hayati organlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğini paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisiyle diyabeti kontrol altına almak mümkün” dedi. Dr. Türemen, diyabet riskini azaltacak 8 öneri paylaştı.
Tip 1 diyabetin genetik ve bağışıklık sistemi ile ilgili faktörlerden kaynaklanabilirken tip 2 diyabetin ise fazla kiloyla doğrudan ilişkisi olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Televizyon, telefon ve bilgisayar gibi teknolojik aletlere saatler ayırmaya bağlı oluşan hareketsizlik ve sağlıksız beslenme alışkanları hastalığın yaygınlaşma nedenlerinden bazıları. Hastalığın ilerlemeden, halk arasında ‘gizli şeker dönemi’ olarak bilinen pre-diyabet dönemde tespiti çok önemli çünkü tam bu noktada çeşitli önlemler alarak hastalığa engel olunabilir” dedi.
Genetik faktör de önemli
Hastalığın oluşumunda genetik faktörlerin de rol oynayabildiğini belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Ailesinde diyabet öyküsü olanların daha dikkatli olması şart. Ek olarak; fazla kilolu, hipertansiyon hastası, kolesterol problemi yaşayan ve kalp hastası kişilerin de yüksek risk grubunda oldukları için sinsi ilerleyen diyabete karşı sağlık taramalarını aksatmamaları çok kritik” açıklamasında bulundu.
Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen, diyabet oluşma riskini azaltacak 8 öneriyi paylaştı:
Sağlıklı beslenin
Şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak lif, sebze, meyve ve tam tahıllara yönelin. Sağlıklı yağlar ve omega-3 içeren gıdaları beslenme planınızdan eksik etmeyin. Lif içeren sebzeler, tam tahıllar ve kuru yemişler kan şekeri düzenlemesi ve tokluk hissi için yardımcıdır.
Fiziksel aktivitenizi artırın
Yürüyüş, yüzme veya bisiklete binme gibi orta düzey bir egzersiz yöntemine haftada en az 150 dakikanızı ayırın. Egzersiz planınıza kas kütlenizi artırmak için direnç egzersizleri de ekleyin.
Günlük ideal su tüketimini ihmal etmeyin
Günlük rutin içerisinde bol su tüketerek kan şekeri seviyenizi dengede tutun.
İdeal kilonuzu koruyun
Dengeli & düzenli bir diyet programı ve dozunda egzersizlerle fazla kilodan kurtulup ideal kilonuzu sabit tutmaya çalışın.
Uyku düzeninize önem verin
Günde en az 7-8 saat kaliteli uyuyarak hormon dengenizi koruyun.
Stres yönetimi konusunda kendinizi eğitin
Yoga, meditasyon veya nefes egzersizleri gibi yöntemlerle stresinizi kontrol altında tutmaya çalışın, başarılı olamadığınızı hissettiğiniz noktada profesyonel destek almaktan çekinmeyin.
Tütün ürünlerinden uzak durun
Hayatınızdan tütün ve tütün ürünlerini tamamen çıkartın, içilen ortamlardan da uzak durun. Tütün dumanı ile etrafa yayılan zararlı maddeler sadece nefesle değil, cilt üzerinden de emilerek vücudunuza zarar verebilir. Kana karışarak bütün organlarınızı olumsuz etkiler.
Sağlık kontrollerinizi aksatmayın
Özellikle ailede diyabet öyküsü varsa, düzenli kan şekeri ölçümleri yaptırın. Sağlığınızın takipçisi olun.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, ‘A Plus’ statüsünü sürdürdü

Sahne Anadolu kadınlarının

Başkan Çerçioğlu Aydınlı çocukları kültür sanat etkinlikleri ile buluşturmaya devam ediyor

Nilüfer Belediyespor Eker’e iki transfer

Özel çocuklar yeni yıla başarı mutluluğuyla giriyor

Annem Hakkında filminde rol almaktan gurur duyuyorum

GAİN’in heyecanla beklenen yeni dizisi ‘RU’ya görkemli gala…

Sorunsuz bir vize başvurusu için 3 basit ipucu

Antalya Büyükşehir İtfaiyesi alevlerle mücadele ediyor

Kütüphanede Bi Mola’ya ne dersiniz?

Netflix, Zeytin Ağacı’nın 2. Sezonu İçin Beklenen Frağmanı Paylaştı

Çağla Akalın: Cinsiyet değiştirme ameliyatı olmadım

Petek Dinçöz’ün Yeni Parçası ‘Ahımı Ala Ala’

Netflix, Kübra’nın 2. Sezon Resmi Fragmanını Paylaştı
